24.11.2017 / 10:49

Abdullah AYAN

Seçimlere doğru ittifaklar, Mersin özelinde durum...

Önceki yazı bir kaç soruyla sona ermişti.
"AK Parti-MHP Türkiye genelinde sürdürdükleri birlikteliği Mersin' de bir ittifaka dönüştürür mü?
 
Ülke genelinde daha şimdiden MHP' yi derinden etkileyen İyi Parti, Mersin' de MHP' den ne götürür?
 
Son on beş yılda ağırlığını tümüyle yitiren ve tüm alanı AK Partiye kaptıran merkez sağ, İyi Parti ile yeniden canlanır mı?
 
Erdoğan tek adamlığına karşı çıkan, muhafazakarlar dışındaki Kürtlerin ağırlıkta olduğu ve Mersin yerel seçimlerinde kilit rol oynayacak HDP  daha önce olduğu gibi kendi adayını mı çıkaracak, ittifaka mı gidecek?"
 
Kaldığımız yerden sorulara yanıt bulmaya çalışalım...
 
Son bir haftada baraj ve MHP-AK Parti birlikteliği hakkında bir kaç gelişme oldu.
 
Örneğin Erdoğan' dan işaret bekleyen AK Parti kurmayları sinyali aldıktan sonra, "istikrardan" dem vurup, baraj konusunda topa girmeyeceklerini dillendirmeye başladı.
 
Sonuçta iktidar partisinin ve bugünkü Meclis aritmetiğiyle ülkenin tek karar vericisi Erdoğan da, zaten Bahçeli' ye en sıcak mesajları göndermesine ve 2019' a kadar sürecek kader birliğine "evet" dese de, baraj konusuna hiç değinmedi.
 
Görülen o ki, zaten partili Cumhurbaşkanlığının fiilen tüm yürütme erki yanında "kanun hükmünde kararnamelerle" yasama erkini de fiili olarak üstlenmesiyle işlevini neredeyse tümden yürütecek Meclisi oluşturacak Milletvekili seçimleri, eski tas eski hamam mevcut seçim sistemiyle sürecek.
 
Kaldı ki, her milletvekilinin bir bölgeden seçildiği dar bölgeli seçim sisteminin bırakın gündeme gelmesini tartışılmadığı bugünlerde barajı indirseniz de, kaldırsanız da fazla anlamı yok.
 
Oysa dar bölgeli sistemde %10 barajı yok ama tıpkı yeni Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi %50+1 gibi çok daha yüksek bir çıtayı aşmak söz konusu.
 
Sadece o da değil.
 
Dar bölgeli sistemde parti liderlerinin sultası sona eriyor. Hatta partilerin mevcut ağırlığı da bir yerde sona eriyor.
 
Milletvekili adaylığıyla ilgili liste oluşumu, listede seçilir yerde olma gibi mevcut sistemin tüm etkileri sona eriyor. İster bağımsız ister partili olun, bölgenizdeki partileri ve sayıları ne kadar olursa olsun diğer adaylarla yarışmak ve seçmenin tercihini kazanmak, desteğini almak zorundasınız.
 
Böylesi bir sistemde sizi genel başkanınız değil, halk seçtiği için, partilerdeki mevcut genel başkan ve dar çevresinin hükümranlığına boyun eğmek yerine, seçmene kulak vermek, sürekli bölgenizle organik bağ kurmak zorundasınız. Çünkü sonuçta hesabı seçmene verecek, oyu da ondan alacaksınız.
 
Gündeme gelmediğine ve belli ki en azından önümüzdeki seçimlerde baraj ve seçim sistemi söz konusu olmayacağına göre, baraj mevzuna şimdilik ara verip gelelim ittifak meselelerine.
 
Türkiye' de 16 Nisan referandumuyla pratik olarak sahaya yansıyan iki ittifak zaten gerçekleşti...
 
Hayır paydasında birleşen kesimleri, aktörleri sonra ele alalım ama gelin öncelikle artık Erdoğan anlamına gelen AK Parti ve Bahçeli ile simgelenen MHP ittifakına ve bu birlikteliğin
Cumhurbaşkanlığı seçiminden çok asıl önümüzdeki yerel, genel seçimlere olası yansımalarına bakalım:
 
Her yelpazede yer alan tüm anketler MHP' nin eskiden sahip olduğu %11-15 arasındaki seçmen desteğinin ciddi kısmını yitirdiğini ortaya koyuyor. Aslında bu yeni bir gelişme de değil.
 
16 Nisan referandumunda AKP-MHP ortaklığının sandığa %60 civarında yansıması gereken müşterek oyunun en az 10 puan fire verdiğini ve firenin de büyük kısmının bugünlerde İyi Parti etrafında oluşan MHP kökenli seçmenlerden oluştuğu malumun ilanı...
 
Aslında siyaset gibi aritmetiğe sığmayan ve çok farklı dinamiklerden etkilenen alanın temel gerçeklerinden birini de yansıtan durumla karşı karşıyayız.
 
Siyasette iki ile ikinin toplamı her zaman dört etmiyor.
 
Bazen toplam bunun çok üstüne çıkıyor, bazen de birinin eklemlenmesi birleşenlerin mevcut oylarını bile eritiyor.
 
Bu açıdan AK Partinin MHP ile buluşacağı ittifakın sandığa nasıl yansıyacağı hesapları da tartışmalı.
 
Örneğin bugüne kadar Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere ülke genelinde de Kürtlerden  ciddi oranda oy alan AK Partinin MHP birlikteliği pekişirse aynı tabandan benzer desteği bulup bulmayacağı önemli bir soru...
 
Benzer soru ve sorun Mersin gibi bugün siyasette barajı aşacak düzeyde oy alan dört partinin de ciddi seçmen oyuna sahip olduğu bir kent için daha bir anlam taşıyor.
 
Mersin' in son 15 yılındaki tüm seçimlerde AKP-CHP-MHP' nin bazen partiler arası sıralamalar değişse de değişmeyen %25-30 arası bir oyu var. Üçünün yanında kent merkezinde ağırlığı daha da hissedilen ve %10 üstüne çıkan HDP' yi de denklemlerde unutmamak lazım.
 
Şimdi bu 15 yıllık tabloyu ciddi anlamda değiştirecek ve en çok MHP tabanından seçmen çekecek olan İyi Parti gerçeği var.
 
Masa başında aritmetiğe vursanız; "AKP-MHP birlikteliği Mersin' de %55-60 arası oy alır" sonucunu çıkarmak mümkün ama gerçek böyle mi?
 
Bir başka soru da olası ittifakta adayın nasıl belirleneceği, kim olacağı konusu...
 
Örneğin İstanbul, Ankara gibi MHP' ye oranla AK Partinin açık üstünlüğü olan iki ilde MHP, AKP' yi destekleme karşılığı, şu an Büyükşehir Belediye Başkanlıklarını elinde bulundurduğu
Adana ve Mersin' de kendi belirleyeceği adaylarla seçimlere ortak gidilmesini isteyebilir.
 
Bu formülün işleyip işlemeyeceği bir kaç önemli faktöre bağlı...
 
Bunların en önemlisi İyi Parti' nin yerel seçimlerde nasıl bir strateji izleyeceği?
 
Diğer bir etmen de Mersin' de bugüne kadar AK Partiye oy veren muhafazakar Kürtlerin böylesi bir yerel ittifaka nasıl bakacakları? Oy verip vermeyecekleri?
 
Aslında tıpkı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi %50+1' i zorunlu kılan iki turlu bir seçim sistemi yerel seçimlerde ve özellikle de Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde uygulansa soruların çoğu kendiliğinden cevap bulur, seçmen son tahlilde tercihini yapmak zorunda kalır.
 
Kaç parti hatta bağımsız aday seçimlere girerse girsin, ya birinci ya da ikinci turda %50 oy alan Belediye Başkanlığı koltuğuna oturur. Üstelik bugünkü gibi %30' ların değil, gerçekten %50 ve üstü çoğunluğun desteğiyle...
 
Örneğin AK Parti ve MHP o sistemde seçimin ilk turuna kendi adaylarıyla girer, hangi aday fazla oy alırsa ikinci turda diğer parti onu desteklerdi.
 
Ama böyle bir sistem yok ve bu durumda örneği Mersin' den verirsek, AKP-MHP seçimlere hangi partinin adayıyla girecek?
 
Sorunun yanıtı biraz da İyi Parti' nin önümüzdeki bir kaç ayda göstereceği performansa ve bu performansın Mersin il genelindeki anketlere nasıl yansıyacağına bağlı...

Önümüzdeki günlerde siyaset ısındıkça yereldeki iktidarın nasıl şekilleneceği tartışması hızlanarak sürecek.

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Yerel seçimler ve Mersin ittifak denklemleri... - 30.11.2017
>>  Tuz deposundan Taş Bina' ya... -41- (Akkahve işletmecisi Hasan' ın öyküsü) - 20.11.2017
>> Seçimlere doğru umumi manzara... - 16.11.2017
>> Tuz deposundan Taş Bina'ya -40- (Tek tipleştirmeye karşı çok renkliliğin hikâyesi) - 15.11.2017
>> Tuz deposundan Taş Bina’ya -38- (1942 şoku, Yakup Bey bahçesi) - 06.11.2017
A24 Yazarları
Recep Ali AKSOYLU Ahmed KAYMAK
Kitap israfına şimdi de EBA mı eklendi
Tüm Yazarlar