ALİ KÖSE / Kamuya Dair Her Şey

yenidensosyoloji@gmail.com
19.01.2015 / 10:12

ALİ KÖSE / Kamuya Dair Her Şey

Kamu çalışanlarının sendikal örgütlenmesi

Sendika; çalışanların ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için oluşturdukları bir sivil toplum örgütüdür.

Sendikal bir hak olan örgütlenme,  kişinin içinde yaşadığı topluma ve toplumsal yaşama katılımını sağlayan en önemli haklardan biridir. Demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan örgütlenme hakkı, aynı amaç için bir araya gelen bireylerin çıkarlarını daha güçlü bir biçimde savunmasına olanak sağlar.

Dünyada ve Türkiye’de sendikal örgütlenme uzun bir süre işçi sınıfına özgü bir örgütlenme olarak algılandığından, kamu görevlileri sendikalarının Anayasal ve yasal düzeyde güvenceye kavuşturulması ancak, ikinci dünya savaşından sonraya rastlamaktadır.

Başlangıçta işin doğası gereği işçilerin, çalışma yaşamına ilişkin sorunlarını çözmek amacıyla ortaya çıkan sendikacılık, zamanla işçi kavramından kendini sıyırarak tüm çalışanları içine alacak şekilde yeniden yorumlanmıştır. Bunun neticesinde, 1960'lı yıllarda başlayan kamu görevlileri sendikacılığı, 1970'liyılların sonlarında hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde hızlı bir gelişim göstermiştir.1990'dan itibaren ise, kamu görevlilerinin sendikal haklara kavuşması tüm dünyada genel bir eğilim olarak belirmeye başlamıştır.
 
1961 Anayasası ile kamu görevlileri sendikacılığı açısından önemli bir adım atılmış ve 1965 tarihinde 624 sayılı “Devlet Personel Sendikaları Kanunu” yürürlüğe girmiştir. Böylece, kamu görevlilerinin sendika kurmalarının hem Anayasal düzeyde hem de yasal düzeyde yolu açılmıştır.   624 sayılı Kanun, sendikal haklar açısından incelendiğinde örgütlenme hakkını günümüze oranla daha geniş anlamda tanıdığını söylemek yanlış olmaz. Ancak, Yasanın toplu görüşme veya toplu sözleşme niteliğinde bir toplu pazarlık ya da grev hakkından bahsetmediğini görmekteyiz.  12 Eylül darbesinden sonra da yeni bir Anayasa yapılmış ve yeni Anayasanın “Sendika Kurma” başlıklı 51. maddesinde sendika kurma hakkı sadece işçi ve işverenlere verilmiştir.
 
1993 sonrası dönem, Türkiye’de kamu görevlileri sendikacılığının ve buna bağlı olarak sendikal hakların yasal zemin bulduğu ve giderek bu anlamda önemli kazanımların elde edildiği birdönem olmuştur. 1995 tarihli ve 4121 sayılı Kanunla Anayasanın 53. maddesi yeniden düzenlenmiş ve bu maddeye eklenen fıkra ile Anayasanın 128. maddesinin ilk fıkrası kapsamına giren kamu görevlileri için, sendika kurma, üst kuruluşlar meydana getirme ve toplu görüşme yapma hakları yasal güvence altına alınmıştır.
 
2001’de, 4688 sayılı “Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu “yürürlüğe girerek bu alanda önemli bir adım atılmıştır. Yasa genel olarak incelendiğinde; kamu görevlilerine sadece sendika yani “örgütlenme” hakkı ve onaya tabi “toplu görüşme” hakkı tanındığı, “toplu sözleşme” ve “grev” hakkına ise bünyesinde yer vermediği, yasa ile verilen örgütlenme hakkının ise çok fazla sınırlamaya tabi tutulduğu görülmektedir.

2010 Yılında yapılan Anayasal düzenleme ve buna bağlı olarak 2012 Yılında 4688 sayılı Kanununun yeniden düzenlenmesi ile toplu sözleşme niteliğinde toplu pazarlık hakkı bazı kısıtlamaları içerse de kamu görevlilerine de verilmiştir. 4688 sayılı Yasa; amaç ve kapsamında bir değişiklik yapılmadan toplu sözleşme düzenine uygun olarak yeniden düzenlenmiştir. Nitekim 2012 tarihli ve 6289 sayılı Kanunla,  25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun adı “Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu” şeklinde değiştirilmiştir.

Bu düzenleme ile örgütlenme hakkı olan kamu görevlilerinde bir genişleme olmamasına karşın daha önce örgütlenme hakkı bulunanlara getirilen bazı sınırlamalar kaldırılmıştır. Örneğin; daha önce var olan sendika üyesi olabilmek için adaylık ve deneme süresini tamamlama şartı, sendika kurucusu olabilmek için öngörülen iki yıllık hizmet şartı kaldırılmış, 100 ve daha fazla kamu görevlisinin çalıştığı işyerlerinin amir ve yardımcıları ile özel güvenlik personeline sendika üyesi olabilme imkânı getirilmiştir…

Kamu çalışanlarının sendikal örgütlenme sürecini özetlediğim bu yazımda, günümüz sendikal örgütlenmesinin geldiği içler acısı duruma da dikkat çekmek istiyorum. Zira mevcut sendikaların önemli bir bölümü, siyasal bir pozisyon alarak iktidar yanlısı veya karşıtı olarak kendilerini konumlandırmaktadır. Sosyal bir taraf olması gereken sendikalar, aksi pozisyonlar alarak sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır. Ayrıca gönüllülük esasına dayalı olması gereken üyeliklerin de zaman zaman baskı/tehdit yolu ile yapıldığına şahit olmaktayız.

Kamu Görevlileri Sendikaları ile ilgili istatistiklere bakıldığında; 2014 yılı itibariyle kamu görevlilerinin toplam sayısının 2.270.558 olduğu, bunların 1.589.964’ünün sendikalara üye bulunduğu, sendikalaşmanın ise %70,03 seviyesinde gerçekleştiği görülmektedir.

2014 yılı itibariyle hizmet kollarına göre sendikalaşmanın en çok %90,84oranıyla “Yerel Yönetim Hizmetleri” hizmet kolunda, en az ise %56,47 oranıyla “Bayındırlık, İnşaat ve Köy Hizmetleri” hizmet kolunda olduğu görülmektedir.

Bu istatistiklerden hareketle, çalışanların hak ve hukukunu temel alan, siyaseten tarafsız olan ve üye odaklı çalışan sendikal örgütlenmenin önü açılmalıdır!

A24 internet haber gazetesinin
okuyucularına merhaba niteliği taşıyan bu yazım ile memur adaylarının ve kamu çalışanlarının sorun ve taleplerini Kamuya Dair Her Şey adlı bu köşede dile getireceğim ve bir sonraki yazımın konusu da “aday memura pratik bilgiler” olacak.

 

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> TOPLU SÖZLEŞME DÖNEMİ YAKLAŞIYOR! - 09.03.2015
>> ÖZGECAN! - 20.02.2015
>> Aday memura pratik bilgiler - 26.01.2015
>> Kamu çalışanlarının sendikal örgütlenmesi - 19.01.2015
>> Siyasi partiler ve patolojik zihinler! - 21.04.2014
A24 Yazarları
Recep Ali AKSOYLU Ahmed KAYMAK
Kitap israfına şimdi de EBA mı eklendi
Tüm Yazarlar