Erdoğan: "Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok"
Saat: 09:18

Yunanistan temaslarını değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunan televizyonuna verdiği demeçte Lozan'la ilgili söylediklerinin komşuda rahatsızlık yaratmış olabileceğini söyledi.
Yunanistan'da gerçekleştirdiği kritik zirvelerin ardından yurda dönen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pavlopulos ve Çipras'la yaşadığı Lozan gerilimine ilişkin konuştu.
Yunanistan ziyaretinde gazetecilerle buluşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Çipras ve Cumhurbaşkanı Pavlapoulos'la görüşmesinin detaylarını paylaştı. Erdoğan, Povlapoulas'ın vefalı olduğunu vurguladı.
Atina ve Gümülcine'yi kapsayan iki günlük Yunanistan ziyareti sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
TAKINTI HALİNE GELMİŞ
Ziyaret öncesinde, bir Yunan televizyonuna (Skai TV) verdiğim mülakatta Lozan'la ilgili bir soruya cevaben söylediklerim zannediyorum biraz rahatsızlığa yol açmış. Yunanistan'ın toprak bütünlüğünde sanki Türkiye'nin gözü varmış gibi yanlış çıkarımlarda bulunanlar olmuş. Halbuki benim ağzımdan öyle bir şey çıkmış değil. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Ben Lozan konusunda bana yöneltilen bir soruya cevaben, gerekiyorsa pekâlâ güncelleme yapılabileceğini belirttim. Kaldı ki Lozan sadece Türkiye-Yunanistan arasında bir anlaşma değil. Lozan, farklı devletlerin işin içinde olduğu, çeşitli meseleleri konu alan muhtelif protokoller de içeren ayrıntılı bir anlaşma.
Ben gerek görülürse pekâlâ güncellenebileceği kanaatindeyim. Bu benim düşüncemdir. Siz paylaşmayabilirsiniz. Nitekim Yunanistan Cumhurbaşkanı bu tür anlaşmaların güncellenemeyeceği kanaatinde. Bana göre ise taraflar ihtiyaç hissederlerse pekâlâ güncellenebilir. Bunu Cumhurbaşkanı Pavlopoulos'a da ifade ettim. Biz parlamentolarda gerekirse anayasaları bile değiştirmiyor muyuz? Değiştiriyoruz. Dolayısıyla anlaşmalar da gerek görülürse elbette güncellenebilir. Ama bu konu biraz sanki takıntı haline gelmiş gibi. Aynı şeyi Başbakan Çipras'ta da gözlemledim. Onunla da konuştum. Lozan'ı sadece Türkiye-Yunanistan arasındaki bir konu gibi telakki etmek yanlış.
DEMOKRATLIKLA BAĞDAŞMIYOR
(Batı Trakya ziyaretinin yarattığı tedirginlik konusunda) Celal Bayar Lisesi'nde (Gümülcine) soydaşlarımızla bir araya gelmemizden rahatsız olunmasını anlamıyorum. Böyle bir buluşmaya tahammül dahi edememeyi, demokrasiyle, demokratlıkla bağdaştırmak mümkün değil. Lozan'da azınlıklara tanınan hakların hayata geçirilmesi önemli. Ama mesela müftülük seçimi meselesini yıllardır konuşmamıza rağmen hâlâ halledebilmiş değiliz. İkide bir bize söyledikleri şey Heybeliada Ruhban Okulu. Hadi biz o meseleyi de hallettik diyelim, peki Batı Trakya'daki soydaşlarımızın okullarına yönelik tavrınızı nereye koyacağız? Ya da Atina'daki cami meselesi.
ÇANSIZ KİLİSE OLUR MU?
İki tane cami meselesi var. Hep konuşmuşuzdur. En ufak bir gelişme yok. Mesela güya yeni bir şey yaptılar ama camiye bile benzemiyor. Minaresi yok. Dedim ki: 'Ya bir şey yaptınız, iki ay sonra açacağız dediniz. Ama bir minaresi bile yok. Bizim kültürümüzde minaresiz cami olmaz.' Hatta kendisine, 'Çansız kilise olur mu?' diye sordum. 'Olmaz, iyi olanı tabii ki çanlı olanıdır' dedi. Yani minare de bizim için bu kadar önemli. Bunları halletmek lazım; bunlardan korkmanın anlamı yok.
DEMİR KİLİSE'Yİ AÇACAĞIZ
Baş müftülük meselesinin halen halledilemediğinden bahsettim. Baş müftüyü atayarak belirliyorlar. Halbuki oradaki Müslümanlar kendi baş müftülerini kendileri seçebilmeli. Bunlara mukabil bizim ise, mesela Sen Sinod diye adlandırılan kurul için neler yaptığımızı anlattım. Sen Sinod'ta patrik seçimi için yeterli sayıda piskopos kalmamıştı. Patriğe haber gönderdim. Bize isim verin, onları vatandaş yapalım, bu sayede Sen Sinod'a gerekli üye sayısı tamamlanmış olsun. Bize 17 isim bildirdiler. Biz de dediğimizi yapıp sorunlarını çözdük. Mesela kilise yapımı. Böyle şeyleri biz sorun haline getirmeyiz. Nitekim şu anda Sümela'yı biz yapıyoruz. Mesela 7 Ocak'ta Fener'de Bulgar Ortodokslara ait olan Demir Kilise'nin açılışını Başbakanı Boyko Borisov'la beraber yapacağız. Bu tür şeyleri biz hiç problem olarak görmedik. Yunanistan'daki görüşmelerimde bunları anlattım.
KAVGA FAYDA SAĞLAMAZ
Türkiye olarak bizim derdimiz, Yunanistan'la ilişkilerimizde de açık ve samimi olarak, yapıcı bir tutumla meselelere çözüm üretmektir. Biz birbirimizle komşuyuz. Kavga kimseye fayda sağlamaz. O nedenle ilişkilerimizdeki olumlu gelişmeler bizleri mutlu ediyor. Başta değindiğim yanlış anlamayla ilgili olarak, Atina'daki görüşmelerimizde şunu da söyledik: 'Bizim Yunanistan'ın egemenlik hakkıyla, toprak bütünlüğüyle ilgili herhangi bir sıkıntımız yok. Bizler her iki ülkeye, her iki topluma fayda sağlayacak adımlar atmaya odaklanmalıyız.'
YUNAN CUMHURBAŞKANI VEFALIDIR
Şunu da hatırlatayım: Mesela 15 Temmuz gecesi, beni ilk arayanlardan biri Cumhurbaşkanı Pavlopoulos olmuştur. Böyle de vefalı bir insandır. Böylesine vefalı bir dostun davetine icabet etmek, bizim için ayrıca önem taşıyordu. Türkiye'de biz bir yerde sorun gördüğümüzde onun çözümü için yardımcı olmayı esas almışızdır.
DEVASA BİR ANLAŞMA
(Lozan'da güncellenmesini istediğiniz hususlar ibadet özgürlüğü gibi konulardan mı ibaret? Suriye ve Irak meselesinde de Lozan'la ilgili olarak benzer imalarda bulunmuştunuz. Daha geniş çaplı bir çalışma yaptırıyor musunuz? sorusu üzerine): Lozan, Türkiye-Yunanistan arasındaki bir anlaşma değil. Lozan, muhtelif boyutları olan devasa bir anlaşma. Gerek görülmesi halinde güncellenebilir. Devam etmesi gerekiyorsa tabii ki devam eder. Ama taraflar belirli noktaları güncelleme ihtiyacı hissederlerse bunu pekala yapabilirler. (Anlaşıldığı kadarıyla Yunanistan'ın Lozan'ın mevcut düzenlemelerine tam riayet etmediği noktalar var' hatırlatması üzerine) Evet var. Sıkıntı yaşanan konuları anlattım. Cumhurbaşkanı da Başbakan da Lozan'ın güncellenemeyeceği kanaatindeler.