AK Parti MYK toplantısı sonrası flaş açıklamalar!
Saat: 19:19

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısı sonrası yaptığı basın açıklamasında gündeme ilişkin önemli mesajlar verdi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, termik santrallere baca filtresiyle ilgili olarak "Sayın Cumhurbaşkanı filtre takılmasını erteleyen düzenlemeyi veto" etti diye konuştu.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
CHP'DE YAŞANANLAR
"Geçen haftanın yoğun gündem maddelerinden birinin de "Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Cumhurbaşkanlığı makamına atılan iftira" olduğunu belirten Çelik, "Yalan haber üzerinden bir yalan siyaseti üretmişlerdi, bu yalan siyaseti vasıtasıyla kendi parti içi rekabetlerini, kendi parti içi yarışlarını Cumhurbaşkanlığı makamı üzerinden mevcut yönetim lehine bir olumlu duruma çevirmek şeklinde Cumhurbaşkanlığı makamına da iftira atan bir yaklaşımı maalesef parti sözcüleri, genel başkan yardımcıları ısrarla defalarca ifade ettiler" diye konuştu.
"YALAN ELLERİNDE PATLADI"
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne giden bir CHP'linin Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan genel başkanlık için yardım talep ettiği ve Erdoğan'ın da bunu olumlu bulduğu iddialarını hatırlatan Çelik, "Gelişmeler zincir şeklinde gerçekleşti. Önce yalan haberi yapanlar bu haberin arkasından çekildiler" dedi.
"CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINDAN ÖZÜR DİLEMELİLER"
Haberin kaynağı olarak gazetecinin başka bir gazeteciyi, o gazetecinin bir CHP'liyi ve CHP Genel Başkanını işaret ettiğini anlatan Çelik, şunları söyledi.
"Bu konuda hedef alınan Cumhuriyet Halk Partili isim de yine kendisine dönük komplonun Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'nde gerçekleştiğini söyledi. Bu kadar çerçeveye rağmen ısrarla bu yalan siyasetini sürdürmeye devam ettiler. Netice itibarıyla da bu yalan ellerinde patlamıştır. CHP Genel Merkezi'ni adres gösteren bu yalan siyasetinin adresi olarak Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'ni işaret eden bir tablonun net, berrak, tartışmaya şüphe vermeyecek şekilde ortaya çıkmasını sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı makamından güçlü bir şekilde özür dilemeleri gerekiyor. İkide bir çıkıp Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne karşı 'saray' gibi bir çirkin ifade kullanarak halen bunun Cumhurbaşkanlığı makamı tarafından yapıldığını söylemeye devam ediyorlar. Biz anlıyoruz ki yalan haberin kaynağı Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'ni işaret etmesine rağmen, bu yalan haber üzerine inşa edilmiş yalan siyaseti çökmesine rağmen hala bunda ısrar edenlerin, aynı cümleyi kuranların bu yalan siyasetinin üreticisi ve yayıcısı olduğu konusundaki kanaatimiz pekişmiştir. Dolayısıyla bu yalan siyaseti konusunda kim ki Cumhurbaşkanlığı makamına iftira atan cümleleri kurmaya devam ediyor biliyoruz ki onlar bu işin içindedir."
"SİYASİ TARİHİN EN BÜYÜK SKANDALLARINDAN"
Çelik, "Yalan siyaseti bu şekilde sürdürüldüğü zaman bir özür beklemek fazla lüks olabilir ama netice itibarıyla bu ortaya çıktıktan sonra hem Cumhurbaşkanlığı makamından hem vatandaşlarımızdan hem de Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül veren vatandaşlarımızdan güçlü bir özür dilemeleri gerekiyor. Denilebilir ki 'yalan siyasetini üretenlerin özür dileyeceğini düşünüyor musunuz?' Tabii her zaman için bir ahlaki tutumu ortaya koyacaklarına dair bir beklenti içinde olmak iyidir ama koymazlarsa da bu onların meselesidir son yıllarda Türk siyasi hayatındaki en büyük skandallardan biri olarak Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'nin üzerine yapışmıştır" değerlendirmesinde bulundu.
LONDRA'DAKİ NATO ZİRVESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın NATO Zirvesi'ne katılmak üzere Londra'ya gideceğini hatırlatan Çelik, Erdoğan'ın burada çeşitli görüşmeler yapacağını söyledi. Çelik, Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile bir araya geleceğini, ayrıca Fransa, İngiltere ve Almanya liderleriyle dörtlü formatta görüşeceğini belirterek, "Suriye meselesi tabii ki önemli bir gündem olacak, Barış Pınarı Harekatı'ndaki tezlerimizi anlatmak için iyi bir fırsat olacak, DEAŞ'la mücadele gibi başlıklar, DEAŞ, PKK/YPG terör örgütüyle yürüttüğümüz mücadele önemli bir gündem teşkil edecek" dedi.
"MÜTTEFİKLERİMİZDEN DESTEK BEKLİYORUZ"
Göç meselesinin de İngiltere'deki NATO Zirvesi'nde gündeme geleceğini ifade eden Çelik, "NATO'nun en büyük ikinci kara ordusuna sahip ülke olarak güvenlik kaygılarımızın müttefiklere anlatılması konusunda güçlü tezlere sahibiz. Şimdiye kadar NATO misyonlarına özgürlük, demokrasi ve adalet için dünyanın her tarafında çağrı yapılan bütün görevlere en güçlü katılımı biz gerçekleştirdik. Bu çağrımıza NATO'daki müttefiklerimizden de aynı desteği bekliyoruz" diye konuştu.
Çelik, NATO'nun Barış Pınarı, Fırat Kalkanı ve Zeytindalı harekatlarıyla ilgili tutumlarına değinerek, "NATO'daki dostlarımız güvenlik kaygılarımızı anladıklarını söylemelerine rağmen bununla ilgili yeterince pratik adım atmasalar da Türkiye kendi güvenliğini sağlayabilecek imkan ve kapasiteye sahiptir. Türk Silahlı Kuvvetleri dünyanın en büyük, güçlü ordularından biri olarak ülkemizin güvenliğini sağlama konusunda her zaman hazır olduğunu ve hangi şartlarda olursa olsun bu güvenliği sağlamak için verilen görevi yerine getireceğini, en son bir kere daha Barış Pınarı Harekatı'nda bütün dünyanın gözleri önünde bütün dünyanın takdirini kazanan bir şekilde göstermiştir" ifadelerini kullandı.
"TERÖR YÖNETİCİLERİNİ EN ÇOK AĞIRLAYAN MACRON"
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un NATO'yla ilgili son açıklamalarına ilişkin eleştirilerde bulunan Çelik, şöyle devam etti:
"En çok Barış Pınarı Harekatı'na karşı görüş beyan eden kişi Fransa Devlet Başkanı oldu. Aynı zamanda da terör örgütünün yöneticilerini en çok ağırlayan kişi de en çok misafir eden kişi de Macron oldu. Özellikle 'Barış Pınarı Harekatı'nı yapan Türkiye, NATO'dan yardım bekleyemez' diyecek en son ülke Fransa, en son lider Macron'dur. Çünkü dünyanın çeşitli yerlerinde operasyon yapıyorlar, dünyanın çeşitli yerlerindeki bu operasyonlarında ülkelerinin çıkarlarını korumak için tek taraflı yaptıkları operasyonlarda bile uluslararası topluma ve NATO'ya çağrı yapıyorlar. Bizim bir NATO müttefiki olarak NATO Genel Sekreteri'nin de söylediği gibi en çok saldırıya maruz kalmış, terörün en çok saldırısına muhatap olmuş bir NATO üyesi olarak yaptığımız çağrılara dönük bu olumsuz yaklaşımın başını çekmeleri onların çifte standardının bir göstergesidir."
"SİZİN MALİ'DE NE İŞİNİZ VAR?"
Çelik, Macron'un "Türkiye'nin Suriye'de ne işi var?" açıklamasına ilişkin, "Burada Türkiye'nin Suriye'de ne işi olduğu bellidir, terörle mücadele ediyor, Türkiye hem kendi sınırlarının hem NATO müttefiklerinin ve Avrupa'nın güvenliğini sağlıyor. Macron'a sorulması gereken soru, sizin Mali'de ne işiniz var ya da Afrika'nın çeşitli yerlerinde ne işiniz var, birçok yerde BM kararı olmadan yaptığınız operasyonlar ne amaca hizmet etmektedir', bunu sormak gerekiyor. Öncelikle kendisinin Mali'de ne işiniz var sorusuna anlamlı bir cevap vermesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
LİBYA İLE VARILAN MUTABAKAT
Geçen günlerde Türkiye ile Libya arasındaki deniz yetki alanı sınırlandırma mutabakatına ilişkin Çelik, "Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerinin korunması pekiştirildi. Petrol ve doğal gaz arama çalışmaları konusunda Türkiye'nin eli güçlendi. Doğu Akdeniz'deki bu tarihi adım artık Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin yeni bir aşamaya geçtiğini göstermektedir. Türkiye ne kendi haklarını ne de KKTC'deki kardeşlerimizin haklarını koruma konusunda herhangi bir geri adım atacak ve herhangi bir taviz gösterecektir" değerlendirmesinde bulundu.
"HUKUKİ BİR AÇIK YOK"
Çelik, Türkiye ile Libya arasındaki deniz yetki alanı sınırlandırma mutabakatı ile Doğu Akdeniz'deki bazı kısımlarının bir bölümünün belirlendiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"BM Deniz hukuku sözleşmesinin ilgili maddeleri dahil uluslararası hukuka uygun olarak imzalanmış bir anlaşmadır. Anlaşmanın uluslararası hukuka uygunluğu konusunda en ufak bir tereddüt yoktur. Burada özellikle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin, Yunanistan'ın ve Mısır'ın itirazlarının hiçbir anlamı yok. Bunlar bir oldu bitti yaratarak Türkiye'nin Akdeniz'den çıkmasını engellemek, Türkiye'yi Doğu Akdeniz'de sadece kendi sınırlarına hapsetmek şeklinde bir duvar örmeye çalışıyorlardı. Bu anlaşmayla birlikte bu duvar hukuken de yıkılmıştır. Herhangi bir şekilde oldu bittiye izin verilmeyeceği gösterilmiştir. Libya kara suları Türkiye'nin anlaşmasıyla devreye sokularak bizim münhasır ekonomik bölgenin batı sınırları çizilmiştir. Bu konuda da herhangi bir hukuki açık kalmamıştır."
Toplantının soru-cevap kısmından öne çıkanlar ise şöyle:
CHP'li Erdoğdu'nun 'anayasa yok' açıklamas
Bir siyasetçi Türkiye'nin anayasası yok diyorsa kendi meşruiyetini ortadan kaldırmış oluyor. Bazı sözler vardır siyasi olarak söylenmez. Türkiye'nin bir anayasası vardır ama her zaman eleştirilmiştir. Anayasalar vatandaşın siyasi mutabakatını yansıtan hukuki belgelerdir. Zamanla çeşitli değişiklikler yapılabilir. Anayasa değişikliği referanduma gitmiş ve kabul edilmiştir. Birisi Türkiye'nin anayasası yok diyorsa kendi partisinin siyasi meşruiyeti olmadığını söylüyordur.
CHP'li belediyelerin kamu bankalarından kredi alamadığı iddiası
Bankaların kendi işleyişi, özerk bir işleyiş. Bir değerlendirme yapmak doğru olmaz. CHP'li belediyelere verilmiyor iddiası söyleyenlerin iddiası. Geçmişteki borçlarını ödemişler mi yeniden ödeyebilecekler mi? Talep edilen şu oluyor, biz çeşitli projeleri konuşurken AK Partili Belediye Meclisi üyeleri bize müdahale etmesin... Böyle toptancı bir şey var mıdır, kolay bir argüman. Bizim belediyelerimizin de çok sayıda talebi yerine gelmiyor.
Bakan Soylu'nun Adil Öksüz açıklaması
Tabii ki yer söyleyemeyiz. Bir değerlendirmede bulunamayız. FETÖ ile mücadelede bir boşluk yok. Hepsinin iade edilmesine çalışıyoruz. Bu örgüt tamamen bitene kadar sürecek. Bir devlet bilgisi olarak paylaşılması doğru olmaz.
Macron'un açıklamaları
İttifakın bir üyesinin bu şekilde konuşması son derece yanlış. Macron Türkiye'ye karşı aşırı ifadeler kullandı. Hem Barış Pınarı Harekatı'nı yapıp hem NATO'dan destek isteyemez diyor. Terörle mücadelenin güçlü olduğu dönemde bu söz zaaftır. Fransa'nın bu bencillikten kurtulması lazım. Dünyanın her yerinde tek tarflı operasyon yapıyorlar. İnsan haklarından bahsediyorlar eleştiri yaptıkları ülkelere en çok silah satan ülke oluyorlar.
Şehir Üniversitesi tartışmaları
Şehir Üniversitesiyle ilgili tartışma gündem oldu. Yönetim kurulundan çok açıklama yapıldı. Biz bu meseleye girmedik. Gelinen noktada tamamen teknik olan bu sürecin siyasi bir öç olarak değerlendirilmesi sonucunda bizim de bir şey söylememiz gerekti. İlgili kurumlar gerekli açıklamaları yaptı. Bu üniversitenin ilmi birikiminin heba edilmesi gibi bir durum yoktur. Öğrencilerin de eğitim öğretim haklarının devam etmesinin ertelenmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Öğre"nci ve hocaların mağdur olması gibi bir şey söz konusu değildir.
Bir üniversite meselesinin bu şekilde siyasallaşmasından da fevkalade muzdaribiz. Bu kadar üniversite açmış Cumhurbaşkanımıza dönük olarak, hükümetlerimize, partimize dönük olarak kullanılan bu ifadeler tamamen yanlıştır, kınanması gereken ifadelerdir. Esasında burada kamu bir yük almaktadır. Yani üniversitenin yanlış yönetilmesinden doğan zaafı gidermek için borçları kapatmak, bu borçları devralarak bir yük almaktadır."