Bizi gören, üç tarafımız denizle çevrili sanır…
Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede, topluma mal olmuş, gelişmiş bir balık kültürümüz yok…
Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede, denizciliğimiz gelişmemiş, bir denizcilik bakanlığımız bile yok...
Ama yaşasın kabotaj bayramı!
Hala Mersin’den, Antalya’dan İstanbul’a... Oradan mesela Samsun’a deniz yoluyla insan taşımacılığımız komik düzeylerde...
Bizi gören de sanır ki, üç tarafı denizden başka şeyle çevrili bir ülkede yaşıyoruz...
Anayasaya göre güya sahiller halka açık ve ücretsiz...
Hala kapalı ve açık yüzme havuzları kurup işletmek belediyelerin tanımlanmış ve zorunlu görevlerinden biri değil.
Belli sayıda nüfus başına böyle bir zorunluluk getirip ücretleri ülke gerçekleriyle bağdaşacak kadar ucuz ve bir hidrokültür geliştirmeliyiz.
Gönül ister ki, güzel ülkemde yüzme bilmeyen, suya girmesini bilmeyen bir tek vatandaşım bile kalmasın.
Hatta teşvik etmek için ilkyardımı da kapsayan bir yüzme ehliyeti icat eder, bunu alabilenlerin karne notuna yansıyacak şekilde değerlendirilmesini bile sağlardım
Çok mu zor yahu?
Ülkemizdeki su ve güneş kaç ülkede var? Havuzları doldurması, ısıtması sorun değil aslında
Hele sahil kent ve ilçelerimizde balık pazarları kurmak çok mu zor yahu?
Bir balık kültürü geliştirmek de planlanıp teşvik edilebilecek bir şey sonuçta...
Mesela Eskişehir'in artık bir çukur çarşısı yok ve kendiliğinden, doğal olarak gelişmiş basit de olsa bir balık kültürü artık yok. Balıklar artık marketlerle ve balık satan dükkanlarla sınırlı. Şehrin geçmişi, kültür diye korunan fabrika bacaları kadar hükmü yokmuş çukur çarşının mesela…
Hele taşımacılık... Çözümü ve teşvik edilmesi çok daha kolay aslında...
Deniz ticaretine hiç girmeyelim bile...
Yaz günü serinlemek isteyen bu kadar insanımızın boğularak can vermesi hiç de öyle geçiştirilecek kadar basit bir olay değil. Bana göre kader hiç değil. Düpedüz tedbirsizlik, eğitimsizlik, altyapısızlık...
Niyet ve politik hedefler...
