İstanbul'da asbest tehdidi - Asbest nedir, hangi hastalıklara neden oluyor?
Saat: 09:11

İstanbul'un birçok ilçesinde gerçekleşen 1594 binanın 385'inde kanserojen madde asbest denetiminin yapıldığı ortaya çıktı. Peki asbest nedir, asbestin zararları neler? İşte ayrıntılar...
İstanbul'da asbest tehdidi kentlileri tedirdin ediyor. İstanbul'da 39 ilçede geçtiğimiz yıl 1594 bina yıkımı gerçekleşti ve bu ilçelerin sadece 7'sinde yıkım öncesi asbest denetimi yapıldığı ortaya çıktı. Edibilen bilgilere göre 1594 yıkılan binanın 385'inde asbestli madde ortaya çıktı.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Uluslararası Kanser Araştırma Merkezi’nin ‘Kanserojen Maddeler’ listesinde yer alan asbestin, 2010'dan itibaren her türlü üretimi ve kullanımı yasaklanınca sanayi ve inşaat sektöründe kullanılmasına son verildi.
Hürriyet gazetesinden İdris Emen'in haberinde, 2010 yılından önce yapılan binaların birçoğunda özellikle eternit levha, çimento ürünleri, iç-dış cephe kaplama ve benzeri inşaat malzemelerinde asbestli malzeme kullanıldığı belirtildi.
Bu yüzden asbestli binalarda yıkım öncesinde denetim yapılması, ardından asbestli malzemenin sökümünün insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğinin ifade edildiği haberde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan taslağın 2017’de bakanlığın sitesinde yayımladığı ancak taslak kesinleşmediği için yıkımdan önce asbest raporu ve asbest sökümü zorunluğu belediyelerin inisiyatifine kaldığı belirtildi.
Habere göre, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) hazırladığı rapora göre 39 ilçesi bulunan İstanbul’da sadece 7 belediye yıkım öncesinde ‘Asbest Envanter Raporu’ istiyor. Beşiktaş, Şişli, Maltepe, Tuzla, Bağcılar, Kadıköy ve Ataşehir belediyeleri dışındaki diğer 32 belediyede böyle bir uygulama bulunmuyor.
TMMOB’den Cevahir Efe Akçelik tehlikeye şöyle dikkat çekti:
“Çimento ürünleri, iç-dış cephe ve tavan kaplama, çeşitli contalar, tavan/taban döşemelerinde yapıştırıcılar, eternit levhalar, plasterler, çatı malzemeleri, borular, akustik tavan yapımı, macun ve birçok üründe asbestten yararlanılmıştır. İstanbul’da 7 belediyenin verilerine bakarsak yıkımı gerçekleştirilen binaların yaklaşık yüzde 25’inde asbestli malzemeye rastlanıldığı görüyoruz.”
ASBEST NEDİR?
Asbest (amyant), beyaz toprak olarak da bilinen, ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, lifli yapıda bir mineraldir.
Mesleksel asbest maruziyeti:
Asbest sanayide pek çok endüstri kolunda kullanılmıştır. Ülkemizde asbest üretimi ve kullanılması 31.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikle yasaklanmıştır. Ancak daha önceden kullanıma girmiş olan asbestli maddelerin sökümü, yıkımı, tamiratı, bakımı, geri dönüşümü sırasında asbeste iş yerlerinde maruz kalındığı bilinmektedir.
Asbestin kullanıldığı iş alanları nerelerdir?
- Tekstil endüstrisi (lifler, kumaşlar, ipler)
- Çimento endüstrisi (saç, boru)
- İnşaat malzemeleri endüstrisi (çimento ürünlerinin işlenmesi)
- Kimya endüstrisi (boya dolgusu, dolgu materyalleri, sentetik reçine kompresyon kalıp materyalleri, termoplastikler, kauçuk ürünleri),
- İzolasyon endüstrisi (ısı, ses ve yangın izolasyonu)
- Kağıt endüstrisi (asbest kağıdı, karton), fren, debriyaj, balata üretimi
- Gemi yapımı ve vagon üretimi.
Kırsalda asbest maruziyeti:
Asbest, geleneksel olarak öğrenilen ısı ve su yalıtım özellikleri nedeniyle kırsal alan yaşayanlarınca sıva işinde, çatıların ısı ve su yalıtımında, ocakların yalıtımında yaygın olarak kullanılmıştır. Bu toprak çeşidinin ekonomik kolaylaştırıcılığı nedeniyle yöre yaşayanları tarafından bazı bölgelerimizde “aktoprak”, bazı bölgelerimizde çorak toprak, geven toprak, göktoprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı adı verilmiş ve diğer toprak çeşitlerinden ayrılmıştır.
Ev içinde sıvanın dökülmesi, ev dışında ise doğa olayları nedeniyle sıvanın ya da çatının bütünlüğünün bozulması sonucu havaya karışan asbest liflerinin solunması sonucu asbeste maruz kalınmaktadır.
Türkiye'de asbest rezervleri:
Ülkemizde Beyaz asbest rezervlerinin başlıca bulunduğu iller; Çanakkale, Bursa, Muğla, Burdur, Konya, Eskişehir, Ankara, Çankırı, Çorum, Amasya, Tokat, Sivas, Erzincan, Ağrı, Bitlis, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Hatay’dır. Amfibol tipi asbest yatakları ise başlıca; Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Uşak, Kütahya, Eskişehir, Konya ve Kastamonu illerinde bulunmaktadır.
Artık kırsal kesimlerde beyaz toprak, pekmez toprağı olarak bilinen asbestin özellikle evlerde yalıtım malzemesi olarak kullanımı yasaklanmıştır. Yöresel çevresel maruziyetin olduğu yerleşim alanlarının da çoğu boşaltılmıştır
Asbeste bağlı hastalıklar:
Havaya saçılan liflerin solunmasıyla solunum yollarına ulaşan liflerin çoğu bedenimizin savunma mekanizmaları ile uzaklaştırılabilir. Bazı lifler ise maruziyet yoğunluğuna, maruziyet süresine, asbest lifinin yapısına ve bireysel faktörlere bağlı olarak akciğer dokusunda birikir.
Kısa süreli asbest maruziyetine bağlı hastalık bildirilmiş ise de asbeste bağlı hastalıkların ortaya çıkması genellikle uzun yıllar alır. Bu süre, maruz kaldıktan sonra 10 ile 50 arasında değişir. Asbestle ilişkili hastalık riski, ömür boyu solunan asbest liflerinin sayısı ile orantılı olarak artar.
Asbeste bağlı hastalıklar; akciğer zarında sıvı birikmesi, akciğeri saran zarın kalınlaşması ve kireçlenmesi, akciğer dokusu içerisinde asbest liflerinin birikmesi (asbestozis), akciğerleri ve karın boşluğunu saran zarın kanseri (mezotelyoma) ve akciğer kanseridir.
Asbest tek başına akciğer kanseri gelişimi için 5 kat risk oluşturmakta iken, sigaranın tek başına oluşturduğu risk 10 kattır. Sigara ve asbest birlikteliği ise akciğer kanseri gelişimi riskini 50-90 kat artırmaktadır. Bununla birlikte, sigara veya diğer nedenlerle oluşan akciğer kanserlerinden ayırt edilemez.
Günümüzde maruziyet riskinin en fazla olduğu iki alan, gemi sökümü ve kentsel dönüşüm kapsamında eski binaların tadilatı ve yıkımıdır. Asbeste bağlı akciğer kanserinin, pazarın büyük kısmını karşılayan ülkelerde üretiminin halen devam ediyor olması, dolayısıyla endüstride kullanılıyor olması ve kentsel dönüşüm sürecindeki eski binaların yıkımı nedeniyle önümüzdeki yıllarda artış gösterebileceği ön görülmektedir.
Asbest ile ilişkili hastalıklarda kür sağlayan bir tedavi yaklaşımı yoktur. Bu nedenle çevresel ve mesleksel maruziyetlerin azaltılması birincil yaklaşım olmalıdır.