Manisa'da peş peşe depremler
Saat: 11:19

Dünden beri peş peşe sarsıntılarla korku dolu anların yaşandığı Manisa'da bugün de depremler devam ediyor. Öğle saatlerinde 4.8 şiddetindeki deprem büyük paniğe neden oldu.
Manisa'da AFAD verilerine göre saat 14.04'te 4.8 büyüklüğünde bir deprem daha ölçüldü. Kandilli depremin büyüklüğünü 4.9 (Saruhanlı Lütfiye) olarak duyurdu. Gölmarmara ve Saruhanlı ilçelerinde, evleri hasar görenler ve devam eden sarsıntılar nedeniyle korkanlar, geceyi Manisa İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) ekipleri tarafından kurulan çadırlar ve yakınlarının yanında geçirdi. Prof. Dr. Ahmet Ercan artçı sarsıntıların en az 15 gün sürmesinin beklendiğini söylüyor.
PEŞ PEŞE ARTÇILAR...
Manisa’da, dün saat 18.53’te merkez üssü Gölmarmara İlçesi olan 5.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Yerin 8.2 kilometre derinliğinde olan deprem, Manisa ve İzmir kent merkezleriyle ilçelerinde de hissedildi. Derinliği yüzeye yakın olduğu için Manisa ve ilçelerinde şiddetli hissedilen depremle birlikte birçok yerde halk ev ve işyerlerinden sokaklara fırladı. Deprem nedeniyle Gölmarmara’da büyük bölümü kerpiç 16 evde çatlaklar olup, hasar oluştu. Büyük paniğe neden olan bu ilk depremin ardından, bugün saat 13.00’e kadar, Gölmarmara ve Saruhanlı merkezli, büyüklükleri 1.2 ile 4.8 arasında değişen 70'den fazla artçı sarsıntı oldu
Depremde evleri zarar görenler ve tedirginlik yaşayanlardan bazıları, yakınlarının yanında kalmayı tercih etti. Depremden korkanların kimisi de evlerinin bahçelerine çadır kurdu.
Depremin ardından AFAD tarafından bölgeye yardım geldi, çadırlar kuruldu.ÿGölmarmara Kaymakamı Zeyit Şener, şu ana kadar Tiyenli Mahallesi’nde 32 çadır kurulduğunu belirtip, "Saruhanlı ve Gölmarmara ilçesinde dünden beri bir deprem fırtınası devam ediyor. Yaralımız veya bir can kaybımız yok. Fakat köy tipi 16 evimizde hasar oluştu. Biz onlara ivedi olarak çadırlar kurduk. Akabinde 16 çadır talebinde bulunan vatandaşlarımız daha oldu. Şu an kaymakamlığımızda görevli personelimiz ve mühendisler mahallemize geldi. Hasarlı olan evleri tek tek kontrol edip rapor tutacaklar. Evler kontrol edildikten sonra çadır talepleri de karşılanacak. Vatandaşlarımızın korkmamalarını ve hasarlı olan evlerine girmemelerini istiyoruz" dedi.
DEPREM KORKUSU SÜRÜYOR
Tiyenli Mahallesi sakinlerinden 86 yaşındaki Necla Avcı, geceyi dışarıda geçirdiklerini belirtip, "İlk deprem olduğu anda evde uyuyordum. Sonra beni evden çıkardılar. Çok korktum. Altan bir ses geldi. Hala depremin şokunu yaşıyorum. Dünÿakşamdan beri dışarıda çadırda kalıyoruz" dedi.
Mahalle sakinlerinden Hafine Şahin de "Depremde korkudan bayılmışım. Beni torunumla birlikte dışarı çıkarmışlar. Evimde önemli hasar oldu. Gece geç vakitlere kadar dışarıdaydım. Evimin önüne çadır kurdular. Fakat çadırda kalmadım. Akhisar’daki akrabamın yanına gittim. Sabah tekrar döndüm" dedi.
Deprem anında inek sağdığını belirten mahalle sakinlerinden Hatice Kocakiraz da "Sarsıntı sırasında sanki üzerime doğru gelip, gidiyordu. Hemen kendimi dışarı attım. Ardından evimde hasar oluştuğu için çadır kuruldu. Geceyi dışarıda geçirdik. Sonra sabaha karşı tekrar deprem oldu. Artık eve girmeye korkuyoruz" diye konuştu.
"ARTÇILAR 15 GÜN SÜRECEK"
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Ahmet Ercan, Manisa’nın Gölmarmara İlçesi’nde meydana gelen 5.1 büyüklüğündeki depremin ardından artçı sarsıntıların en az 15 gün sürmesinin beklendiğini söyledi. Prof. Dr. Ercan, bölgede önümüzdeki aylarda veya yıllarda da bunun gibi veya daha büyük depremlerin olacağını belirtti.
'AKHİSAR KIRIĞI DİRİ’
Ercan, "Merkez üssü Gölmarmara’nın Deynekler mahallesi olan 5.1 büyüklüğündeki deprem, 13,2 km derinde oldu. Ancak, deprem Ege’nin çok geniş bir alanında İzmir, Aydın, Balıkesir, Uşak’da, Denizli’de büyük sarsıntı olarak duyuldu. Geçen 21 Nisan’da biri Manisa’nın Saruhanlı ilçesinde 5.1, diğeri de Selendi ilçesinde 5.0 olmak üzere peppeşe iki deprem olmuştu. 8 Şubat 2012’de de Manisa’nın Kırkağaç ilçesinin kırsal mahallesi Kuyucak’ta 8.7 km derinde 4.2 büyüklüğünde bir deprem olmuştu. Kırkağaç, daha önce, 1942 yılında 6.0 ile 6.5 büyüklüğünde depremler üretmişti. Kırkağaç, birinci önemde deprem bölgesidir. Bu bölgede K150D uzanımlı Akhisar kırığı ile buna koşut ikincil kırıklar diridirler. Uzaydan konum belirleme ölçümlerine göre Akhisar-Manisa arası uzun yıllardır, orta ile büyük bir deprem üreterek, boşalmak üzere gerilmektedir" dedi.
’GERGİNLİĞİ BOŞALTMAYA 5.1 YETMEZ’
Bölgede yıkıcılık eşiği 6.4 olduğunu söyleyen Prof.Dr. Ahmet Övgün Ercan, şöyle konuştu:
"On yıllardır bu bölgede beklediğim deprem 5.0 ile 6.5 büyüklüğü arasında iken, bir yıldır süren artçı depremler 4.0 ve 4.3 büyüklüğü arasında sürmüştür. Bu bölgedeki gerginliğin boşalması için 5.1’lik depremin yetmeyeceği kanısındayım. Ne var ki bu depremin ardından daha büyük bir depremin geleceğine ilişkin bir bilgi yoktur. Bu bölgede gelecek aylar ya da yıllarda bu gibi ya da daha büyük depremler olacaktır. Yapılaşma niteliğine göre, bu bölgede depremlerin yıkıcılık eşik değeri 6.4 büyüklüğündedir. Bu bölgedeki depremler Ege göçüntü türü depremleriyle ilişkili olması nedeniyle özellikle Manisa Ovası ile İzmir’de Yamanlar Dağı ile İzmir Körfezi arasındaki kötü yerlerdeki yapılaşmalarda çok güçlü sarsıntılar olarak duyulmaktadır. Manisa’da olabilecek bu büyüklükteki depremlerin yığma köy evleri dışında etkili olması beklenmez. Bu depremlerin artçıları 4.0 ile 4.3 arasında en az 15 gün sürmesi beklenmelidir. Manisa’nın yapılaşma için deprem çekincesi 7.0 büyüklüğündedir."
Deprem nedir? Deprem çeşitleri nelerdir?
Yer kabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir.
Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.
Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yer yuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir.
Depremler nasıl meydana gelir?
Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km.kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır.Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto'nun altındaki çekirdegin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir.Yerin, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Manto genelde katı olmakla beraber yüzeyden derine inildikçe içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır.
Taşküre'nin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır.Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve birçok "Levha"lara bölünmektedir. Üst Manto'da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe taş yuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler.
Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magmada okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto'ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay taş kürenin altında devam edip gitmektedir.
İşte yer kabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde oluşmaktadır.
Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir.
İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar.Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve FAY adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yer yüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.
Depremlerinin oluşumunun bu şekilde ve "Elastik Geri Sekme Kuramı" adı altında anlatımı 1911 yılında Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuvarlarda da denenerek ispatlanmıştır.
Bu kurama göre, herhangi bir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca var olan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır.
Aslında kayaların, önceden bir birim yer değiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yer kabuğunda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş olmaktadır.
Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın her iki tarafında ve ters yönde oluşmaktadırlar.
FAYLAR genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara "Doğrultu Atımlı Fay"denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı blokun birbirlerine göreli olarak sağa veya sola hareketlerinden de bahsedilebilinir ki bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir.
Düşey hareketlerle meydana gelen faylara da "Eğim Atımlı Fay"denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de düşey hareket bulunabilir.