Dursun Çiçek'in kızı İrem Çiçek kimdir kaç yaşında?
Saat: 16:56

Balyoz Davası'nda "ıslak imza" konusuyla günlerce kamuoyunda konuşulan Albay Dursun Çiçeğin Hukuk Fakültesi mezunu Avukat kızı şimdilerde 30 yaşında.
Babası Silivriye yollandığında 25 yaşında gencecik bir kız olan İrem Çiçek dava boyunca babasının avukatlığını da yaptı.
İrem Çiçek şu an Harp Akademileri Lojmanları'na tepeden bakan bir hukuk ofisinde çalışıyor. Henüz 2,5 ay olmuş taşınalı. Ailesi de askeri lojmanlarda yaşadığı için 15 Temmuz gecesinin ardından yaşanan hareketli dakikalara onlar da bire bir şahit olmuş.
İrem Çiçeğin dava süreci ve bugün yaşanılanlarla ilgili sözcü gazetesine verdiği röportaj şöyle:
HARP AKADEMİSİ MANZARALI
– Yeni ofisin hayırlı olsun. Harp Akademileri Lojmanları'na bakıyor olmasının özel bir nedeni var mı?
Teşekkür ederim. 2.5 ay oldu taşınalı. Aslında lojmanlara yakın olmasının bir nedeni var. Çünkü ailem o lojmanlarda yaşıyor.
– 15 Temmuz akşamı neredeydin?
Ofisteydim. Babam da evdeydi. Lojmandan çıkmalarını istedim, ofisime geldiler. Çünkü babam kısa sürede bu işin bir cemaat kalkışması olduğunu tahmin etti. Öyle olduğunda da olabilecek en tehlikeli yer askeri bölge. Kaldı ki orada 250 kişi tutuklandı.
HAKLIYDIK, AMA GEÇ ANLAŞILDI
– FETÖ'cü kalkışma olduğunu ne zaman öğrendiniz?
Babam telefonda konuştuklarıyla fikir telakkisi yapıyordu. Cumhurbaşkanı açıklama yapmadan önce cemaat kalkışması olduğu noktasına geldi. Ama böyle bir şeyi önceden öngöremezlerdi. Ben de devlete bu kadar sızdıklarını tahmin etmiyordum. Sanki devletin içine Fethullahçılar girmemiş de Fethullahçıların içine devlet sızmış gibiydi.
– Silivri'de tüm hukuksuzluklara rağmen babanı yılmadan savundun. Gelinen noktada herkesin bu davaların FETÖ kumpası olduğunu kabul etmesi geç mi oldu?
Çok geç. Biz yaverlerden adli müşavirlere kadar hepsinin ismini biliyorduk. Suç duyurularında bulunuyorduk. Hakim savcılarla ilgili çok sayıda şikayetlerimiz vardı fakat hiçbir kurum bunu ciddiye almıyordu. Şimdi geldiğimiz noktada artık, “Çok haklıyız, bakın gördünüz mü?” demek için de çok geç.
Kumpas davalarının avukatı İrem Çiçek Hande Zeyrek'in sorularını yanıtladı.
Kumpas davalarının avukatı İrem Çiçek Hande Zeyrek'in
sorularını yanıtladı.
BU SONUCU HAK ETMİŞLERDİ
– Kumpas savcı ve hakimlerinin ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak olması sana ne hissettiriyor?
Tamamen doğru bir dava ve iddianame olacağı kanaatindeyim. Eylemlerini 5 yıl önceden gördüğümüz kişiler bunlar ve yargılanmalarının da onların yaptığı şekilde olmayacağını düşünüyorum. Ama onların bize ve ülkeye bıraktıkları çok büyük kayıplar da var. Hep birlikte ele ele verip, bu süreci temize çıkarmamız lazım. Yakalandıklarında, kendilerini ters kelepçeyle görünce hiç üzülmedim. Çünkü bu sonucu hak ediyorlardı. Biz onları çok uyardık‚ “Başkalarına biat etmeyin, hukuku işletin, adaleti işletin” dedik. Her duruşma ve her tahliye talebi sonunda biz‚ “Burada bir tiyatro oynanıyor” dedik. Bunları söylediğimiz için hakkımızda hakaret davaları açıyorlardı.
DAVALARA MÜŞTEKİ OLACAĞIZ
– “Zafer çığlığını bu kumpası kuranların bir bir ortaya çıktığı gün atacağım” demiştin. O gün bugün mü?
O gün bugün. Ama zafer çığlığı değil henüz. Çünkü iddianameler düzenlenmedi ve bir hüküm yok. Daha sürecin çok başındayız. Mücadelemiz işte tam olarak bunun için olacak. Şimdi açılan davalara müşteki olarak dahil olacağız ve bir takım şeyleri daha net ortaya çıkaracağız. Bir de yaşanan bu sürecin mağdurları da var. Aslında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ilk darbe bu kumpas davalarıyla olmuştu. 15 Temmuz ise cemaatin Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yaptığı ikinci darbe. Dolayısıyla şu an zafer çığlığı atılacak dönem değil ama bunları yapanların ayıklanıyor olması da çok iyi. Çünkü ortaya çıkmaları çok zordu.
Silivri hikayesi bende değerli izler bıraktı.
Kumpas davalarından yargılanan babası için verdiği hukuk mücadelesiyle, davaların sembol isimlerinden biri oldu İrem Çiçek… 5 yıllık dava sürecinin ardından tuttuğunu koparan 30 yaşında bir avukat şimdi. ‘Şu ana kadar kaybettiğim ceza davası yok' diyor İrem Çiçek ve ekliyor: “O 5 yıllık Silivri hikayesinin bende bıraktığı değerli izler var. Birincisi edindiğim çevre, ikincisi bilgi, üçüncüsü her taraftan yıpratılan bir davada haklı olduğumun ortaya çıkmış olması.”