A24.com.tr » kadın » 8 Mart'a giderken toplumsal cinsiyet eşitliği için 61 adım

8 Mart'a giderken toplumsal cinsiyet eşitliği için 61 adım

8 Mart'a giderken toplumsal cinsiyet eşitliği için 61 adım

Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD), 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesi 10 tematik alanda mevcut durumu ve atılması gereken adımları özetledi.

Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı başta Anayasası olmak üzere imzaladığı uluslararası sözleşmeler ve ulusal yasalar aracılığıyla taahhüt etmiş olan Türkiye, yürütülen çalışmalara karşın cinsiyet eşitliğini sağlamaktan uzakta bulunuyor. Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için farklı alanlarda pek çok adım atılması gerekiyor.

Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği, 10 tematik alanda mevcut durumu ve atılması gereken adımları özetledi. Bu öneriler, Pekin Deklarasyonu, CEDAW Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Habitat ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Dünya Sağlık Örgütü’nün standartları gibi uluslararası belgelere dayanıyor.

SİYASAL KARARLARA KATILIM

Siyasi ve kamu karar alma mekanizmalarına kadın ve erkeklerin dengeli katılımlarının sağlanması için hangi karar alma organında olursa olsun kadın ve erkeklerin temsilinin yüzde 40’ın altına düşmemesi gerekir.

1. Kamu politikaları ve hizmetleri cinsiyet eşitliği bakış açısıyla oluşturulmalı ve yerine getirilmelidir. TBMM ve belediye meclislerinde kadınlar daha fazla yer almalıdır.

Parlamentolar Arası Birlik (IPU) 2017 verilerine göre kadınların ulusal parlamentolarda temsilinde Türkiye 187 ülke içinde 116’cı sırada yer alıyor.

En son 24 Haziran 2018 Genel Seçimlerinde TBMM’de kadın oranı yüzde 17.3 olabildi. Oysaki dünya ortalaması yüzde 24, Avrupa ortalaması yüzde 28, Arap ülkeleri ortalaması ise yüzde 18.6’dır. 33 ilden kadın vekil çıkmamıştır.

2014 Seçim sonuçlarına göre Belediye meclisinde kadın oranı ise yüzde 10,7 iken erkek oranı yüzde 89,3’dür.

2. Kamu kurumlarında yönetici pozisyonda daha çok kadın yer almalıdır.

Devlet Personel Başkanlığı 2017 verilerine göre kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen personelin yüzde 37’si kadın olmasına rağmen kamu kurumları yöneticilerinin içinde kadın oranı, (daire başkanı ve üstü) yüzde 11’dir.

3. Üst kurullarda kadınlara yer açılmalıdır.

Rekabet Kurulu, Sermaye Piyasası Kurulu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Üst Kurulu, Din İşleri Yüksek Kurulunda başkan ve başkan yardımcısı düzeyinde hiç kadın yönetici yoktur.

4. Siyasi partiler daha fazla kadını aday göstermelidir.

2015 Genel Seçimlerinde meclise girebilen dört partinin aday listelerinde kadın oranı yüzde 24’tür. Toplam 523 kadın adayın sadece yüzde 25’i 1. veya 2. sıradan aday gösterilmiştir. Yani kadın adayların 4'te 3'ü seçilemeyeceği sıralardan aday gösterilmiştir.

2018 yılı genel seçimlerinde 81 ilin sadece 38’inde kadın milletvekili seçilmiştir.

5. Ekonomi yönetiminde kadınlar yer almalıdır.

Sanayi ve işveren meslek örgütleri yönetimlerinde kadın yönetici yoktur: TÜSİAD, TOBB, TESK, MÜSİAD’ın başkan ve başkan yardımcıları düzeyinde hiç kadın yönetici yoktur.
Sermaye Piyasası Kurulu düzenlemesine göre borsada işlem yapan şirket yönetim kurularında kadın üye oranının %25’ten az olmaması kuralına rağmen bu oran 2016 yılında yüzde 12 seviyesinde kalmıştır.

6. Türkiye’de uzman mesleklerde kadın oranı dünya ortalamalarının üstünde olmakla birlikte mesleki alanları düzenleyen odaların yönetimlerinde kadın yönetici azdır.

Mühendislerin yüzde 21’i kadın olmakla birlikte Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği yönetiminin binde 4’ü,
Avukatların yüzde 42 ‘si Türkiye Barolar Birliği yönetiminin yüzde 20’si,
Uzman doktorların yüzde 62’si Türk Tabipler Birliği yönetiminin yüzde 36,
Akademisyenlerin yüzde 43’ü ve YÖK yöneticilerinin yüzde 10’u kadınlardan oluşmaktadır.

KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET

7. Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet temelli şiddet ile mücadeleyi yürüten kurumlar için ayrılan bütçe artırılmalıdır.

8. Kadınların maruz kaldıkları şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin bir sonucudur. Toplum tarafından “normalleştirilen” ve “hoş görülen” şiddetin bir suç olduğunun anlaşılması ve kadınların kendilerini gerçekleştirmelerine engel olan gelenekler ile önyargıların ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yürütülmelidir.

9. Sadece toplumsal cinsiyet temelli şiddete maruz kalanların başvurabileceği, bu alanda yeterli bilgi ve eğitime sahip uzmanlar tarafından cevaplanan 7/24 hizmet sunan ulusal bir telefon hattı olmalıdır.

Türkiye’de halen hizmet sunan Alo 183 (Sosyal Destek Hattı) sadece şiddete maruz kalanlara özel bir uygulama değildir.

10. Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet temelli şiddet ile mücadelede, şiddet mağduru kadınların ve çocuklarının güvende olabilmeleri için barınma imkânı sunacak farklı seçenekler oluşturulmalıdır.

Türkiye’de İlk Adım Birimleri, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM), sığınma evleri gibi kurumlar aracılığıyla bu hizmet sunulmaya çalışılmaktadır, ancak oldukça yetersizdir. Avrupa Konseyi’nin bu konudaki minimum standartları temel alınarak yapılan hesaplamalara göre sadece kadınların barınabileceği minimum 399 sığınmaevinin sağlanması gerekmektedir.

Türkiye’de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı 109 kadın konukevi; İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne bağlı 1 kadın konukevi; sivil toplum kuruluşlarına bağlı 1 ve yerel yönetimlere bağlı 32 olmak üzere toplam 143 sığınmaevi bulunmaktadır.

11. Türkiye’de belediyeler tarafından finanse edilen sığınmaevi sayısı 32’dir, kanunen bu sayı 237 olmalıdır.

5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100 bin üzerindeki belediyelerin kadınlar ve çocuklar için sığınmaevi açma zorunluluğu vardır.

12. Avrupa Konseyi’nin şiddetle mücadele konusundaki hizmetlerin minimum standartları dikkate alındığında, 200 bin kadına karşılık 1 tecavüz kriz merkezi açılmalıdır. Her bölgenin en az bir merkez içermesini de sağlayacak biçimde Türkiye’de minimum 199 tecavüz kriz merkezi bulunmalıdır.

13. Toplumsal cinsiyet temelli şiddete maruz kalan kadınların güçlenmelerine katkıda bulunmak amacıyla her 50 bin kadına 1 psikolojik danışma merkezi olacak biçimde minimum 795 hukuki ve psikolojik danışma merkezi olmalıdır. Her bölgede kadınlara yönelik şiddet danışmanlığı konusunda en az bir uzman bulunmalıdır.

14. ŞÖNİM’in sayısı uzun zamandır hedeflendiği gibi 81 il düzeyine ulaşmalıdır. Metropollerde ise sadece 1 ŞÖNİM’in yeterli hizmet veremeyeceği dikkate alınarak sayının artırılması gereklidir.

15. Kadın cinayetleri konusunda güvenilir resmi istatistikler bulunmalıdır ve istatistikler kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Resmi rakamlar gerçeği yansıtmakta yeterli değildir. Medyaya yansıyan kadın cinayetleri haberlerini tarayarak elde edilen sonuçlara göre 2017 yılında erkekler tarafından 409 kadın öldürülmüş, 332 kadın cinsel şiddete, 387 çocuk ise istismara maruz kalmıştır.

16. Resmi evlenme yaşı 17’den 18’e çıkarılarak, çocuk yaştaki evliliklerin önüne geçilmesi hedeflenmelidir.

İSTİHDAM

17. Kadınların istihdamı ve ekonomik bağımsızlıkları desteklenmelidir.

Türkiye’de 2017 yılında kadınların yüzde 37’si işgücündedir.
Erkeklerin istihdam oranı yüzde 70 ve kadınların istihdam oranı yüzde 32’dir. Yaklaşık her üç kadından biri istihdamdadır.
2017’de işgücü dışında kalan 16 milyon 500 kadının yüzde 60’ı yani 9.917.000 kadın ev işleri ile meşgul olduğu için işgücünün dışındadır.

18. Kadınlar insan onuruna yaraşır ve sosyal güvenlik kapsamında olan adil ücretli işlerde çalışmalıdır.

2017 verilerine göre çalışan her yüz kadından 44’ü herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı değil, erkeklerde bu oran %28.

19. Hane içi işbölümü eşitlikçi olmalıdır. Hane içi karşılıksız emek azaltılmalıdır.

Türkiye’de TÜİK tarafından 2014-15 yılında derlenen Zaman Kullanım Anketi verilerine göre;

On yaş ve üstü fertlerin günlük faaliyetleri incelendiğinde, kadınlar bir günde ortalama 4 saat 35 dakikayı hanehalkı ve ev bakımına harcarken, erkekler buna yalnızca 53 dakika harcamaktadır.

Kadınlar işgücü piyasasında çalışıyor olsa dahi hanehalkı ve ev bakımına günde 3 saat 31 dakika zaman ayırırken, erkek çalışanlar buna yalnızca 46 dakika ayırmaktadır.

20. Mesleki eğitime katılan kadınların işe yerleştirilmesi için özel destekleyici önlemler alınmalıdır.

İŞKUR kayıtlarına göre 2016’da kayıtlı 2.4 milyon işsizin yüzde 48’i kadın.

İŞKUR mesleki eğitim kurslarına katılanların yüzde 66’sı kadın, ancak kadınların sadece yüzde 22’si bir işe yerleştirilirken, erkekler de bu oradan yüzde 44’tür.

21. İstihdama ilişkin her türlü ayrımcılık ortadan kaldırmalıdır. İşe alım süreçlerinde ayrımcılığın önüne geçilmeli, kadınların doğum ve benzeri nedenlerle işten çıkarılmaları önlenmelidir.

22. Eşit işe ve eşdeğer işe eşit ücret ödenmelidir. Ücret eşitsizliklerinin önüne geçilmelidir.

Kadınlar her eğitim düzeyinde erkeklerden daha düşük ücret almaktadır.
Yükseköğretim mezunu kadınlar erkeklerin kazandığının yüzde 75’ini kazanmaktadır.

23. Kadınlar, çalışanlar arasındaki oranlarına uygun şekilde yöneticilik pozisyonunda yer almalıdır.

Her 100 erkek yöneticiye karşılık 18 kadın yönetici var.

24. Kadınların mesleki eğitimlere katılımları ve işte yükselmeleri önündeki –özellikle aile sorumluluklarından kaynaklı- engeller ortadan kaldırılmalıdır.

25. Bakım hizmetlerinin sorumluluğu sadece kadınların değil tüm toplumun ve erkeklerin paylaşması gereken bir sorumluluktur. Çocuk, yaşlı, engelli ve hasta bakımı kamusal bir hizmet olarak ele alınmalıdır.

26. İşyerlerinde kreş hizmeti verilmesi zorunluluğu kadın çalışan sayısı üzerinden değil, toplam çalışan sayısı üzerinden planlanmalıdır.

MEDYA

27. Kadınların cinsiyetçi bir söylem ile medyada yer almasının önüne geçilmelidir.

28. Medyada nefret ve cinsiyet temelli şiddetin herhangi bir biçime teşvik edilmemesine yönelik yasal bir çerçeve benimsenmelidir.

29. Medyada kadının dengeli ve klişeleşmiş olmayan imajlarına yer verilmesini sağlamak için, mesleki standartlar ve diğer mekanizmalar geliştirilmelidir.

30. Haber içeriklerinde toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten bir bakış açısı yerleşmelidir.

31. Kadın çalışanların medyadaki varlığı, kadınlara ilişkin haberleri etkilediğinden çalışan kadınların oranı artırılmalıdır. 2015 yılı verilerine göre (Küresel Medya İzleme Projesi)

Türkiye’de gazetecilerin yüzde 83’ü erkek yüzde 17’si de kadındır. Televizyon kanallarında çalışan kadın gazeteci oranı %16’dır.

Haberi Kim Yapıyor Portalı 2015 verilerine göre;

Gazetecilerin haber ürettikleri alana göre dağılımına bakıldığında kadın gazetecilerin ekonomi haberciliği alanındaki oranı yüzde 25, toplumsal ve yasal konulara ilişkin habercilik alanındaki oranı yüzde 18 olarak ifade edilmiştir. Suç ve şiddet haberciliği (polis muhabirliği) ise kadın gazetecilerin oranı yüzde 6’dır.

32. Kadınların medya yönetimi görevlerindeki oranı artırılmalıdır. 2014 verilerine göre;

Gazete künyelerinin yüzde 19’unun kadın, %81’inin erkek olduğu görülmüştür.

SPOR

33. Faal ve lisanslı sporcu kadın sayılarının tüm dallarla artırılması için sistemli çalışmalar yapılmalıdır.

Buz pateni, voleybol, jimnastik, dans sporları, binicilik dışındaki tüm spor dallarında erkeklerin oranı kadınlardan fazladır.

34. Spor kurumlarının karar alma mekanizmalarında kadınların sayısı artırılmalıdır. 2017 verilerine göre

Gençlik ve Spor Bakanlığı üst düzey yönetici (Bakan, Bakan Yardımcısı, Müsteşar ve Müsteşar Yardımcıları) oranı: Yüzde 100 Erkek
Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü oranı (78 il): yüzde 100 Erkek
Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürü oranı (54 il): yüzde 2,5 Kadın / yüzde 97,5 Erkek

35. Spor kurumlarının yönetim pozisyonlarında kadınların sayısı artırılmalıdır.

Spor Federasyonu başkanı oranı (60 federasyon): yüzde 5 Kadın / yüzde 95 Erkek
Spor Federasyonu yönetim kurulu üyeleri oranı (59 federasyon): %3 Kadın / %97 Erkek

36. Türkiye’de üniversitelerin spor bilimleri fakülteleri ve beden eğitimi spor yüksekokullarının bölümlerinde erkek öğrencilere, kadınlardan daha fazla kontenjan ayrılmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için bu uygulamaya son verilmelidir.

2016-2017 eğitim öğretim dönemine ilişkin verilere göre SBF’de kayıtlı öğrencilerin yüzde 31’i kadın ve yüzde 69’u erkek; BESYO/SBTYO’da kayıtlı öğrencilerin yüzde 32’si kadın ve yüzde 68’si erkektir.

37. Kadınlara erkeklerle eşit ödül, ödül parası ve ikramiye verilmelidir.

KENTSEL HİZMETLER

38. Eşitlik Birimleri yaygınlaştırılmalıdır.
Türkiye’de toplam 1397 belediye arasında, 7’si büyükşehir 15’i il ve ilçe belediyesi olmak üzere 22 belediye Avrupa Yerel Yaşamda Kadın Erkek Eşitliği Şartını imzalamıştır.
2018 yılı itibarıyla bünyesinde eşitlik birimi barındıran belediye sayısı sadece 18’dir.

39. Engelsiz kentler inşa edilmelidir.
Bakımları çoğu kez kadınlar tarafından yapılan, çocuklar, yaşlılar ve engellilerin yaşamını kolaylaştıracak altyapı geliştirilmelidir. Kaldırımlar, yollar, trafik ışıkları buna göre tasarlanmalıdır.

40. Güvenli ulaşım için toplu taşıma yeniden düzenlenmeli, toplu taşıma hizmetleri 24 saat kesintisiz verilmelidir.

41. Kadınların gece saatlerinde duraklar arasında inmelerine imkân sağlanmalı, yürüme mesafeleri kısaltılmalıdır.

42. Parklarda, sokaklarda ve alt geçitlerde endişe yaratan kör noktalar tespit edilip aydınlatılmalıdır.

43. Mor Bayrak uygulaması teşvik edilmelidir.
Mor Bayrak: Toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun hizmet veren kurumlara verilmektedir. Örneğin çocuk bakım odası olan restoranlar, oyun alanı olan işletmeler.

İNSAN/KADIN TİCARETİ

Türkiye’de toplumsal cinsiyete özgü kadın ticareti, cinsel sömürü ve fuhuş yaptırmak amaçlı kadın ticareti ve kadınların ve kız çocuklarının zorla evlendirilmesi ya da evlatlık verilmesi şeklinde olabiliyor. Özellikle göçmen, sığınmacı ve mülteci kadınlar ve kız çocukları insan ticareti riski altında bulunuyor. İnsan ticareti mağduru olarak 2005 -2017 yılları arasında kayda geçen 1.730 kişinin yüzde 99’u cinsel sömürü amaçlı insan ticaretine maruz kalan göçmen kadınlar ve kız çocukları. Türkiye’de küçük yaşta kız çocuklarının evlendirilmesi de, çocuğun çaresizliğinden yararlanıldığı için insan ticareti kapsamında değerlendiriliyor.
44. İnsan ticaretinin önlenmesinde kadın ve çocuklara özel önem verilmelidir. Kadın ve çocukların ticaretini teşvik eden her türlü talebin azaltılması amacıyla politikalar geliştirmeli, özellikle mağdurların sunduğu hizmetlerden yararlanan üçüncü taraflar cezalandırılmalıdır.

45. İnsan ticaretine karşı, kamu çalışanları ve topluma yönelik farkındalık yaratıcı bilgilendirme, eğitim ve medya kampanyaları yapılmalıdır.

46. İnsan ticareti mağdurlarının topluma kazandırılması ve iyileştirilmesi için yasal yardım ve gizliliğe önem veren sağlık hizmetleri sunulmalıdır.

47. İnsan ticareti için paravan işlevi görebilen evlilik büroları, iş bulma ve turizm acenteleri, oteller ve eskort servisleri gibi işyerlerinin lisansları ve faaliyetleri denetlenmelidir.

EĞİTİM

48. Kadınlar arasındaki okumaz yazmazlık ortadan kaldırmalıdır.

Türkiye’de 2000 yılı için konulan kadın okuryazarlığını yüzde 100'e ulaştırma hedefi gerçekleştirilememiştir. TÜİK'e göre bu oran erkekler için yüzde 98 ve kadınlar için %91’de kalmaktadır. Okuma yazma bilmeyen kadın nüfus oranı, erkeklerden 5 kat fazladır.

49. Kadınların, bilim ve teknolojiye ulaşabilirliği ve eğitimlerini sürdürmeleri; kız çocukları ve kadınlar için yaşam boyu eğitim ve öğrenim imkanı sağlanmalıdır.

OECD ülkeleri arasında Türkiye, 3 ve 4 yaş grubu eğitime erişim oranının en düşük olduğu ülkelerden biridir. Birçok OECD ülkesinde erişim düzeyi yüzde 95’in üzerindeyken, Türkiye’de bu oran yüzde 60’ın altında kalmıştır.

2012’de 4+4+4 düzenlemesine geçilmiş ve ortaöğretim zorunlu eğitim kapsamına alınmıştır. Açık öğretim liselerine devam eden öğrenciler izlenerek, kız öğrencilerinin yaşıtlarıyla birlikte eğitim görme hakkına engel teşkil edip etmediği tespit edilmelidir.

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine göre 2030’a kadar bütün kadınların ve erkeklerin yükseköğretime eşit biçimde erişimlerinin sağlanmasını gerekmektedir. 2017’de TÜİK verilerine göre yüksekokul veya fakülte mezunu olanların oranı erkeklerde yüzde 18 kadınlarda yüzde 13’tür.

50. Meslek liselerinde okuyacak kız çocukları; biçki, dikiş, sekreterlik gibi geleneksel alanlara değil, bilgisayar ve bilgi teknolojileri gibi günümüzde yoğun olarak talep gören alanlara yönlendirilmelidir.

51. Meslek liselerinde verilen eğitimin işgücü piyasasının talepleriyle bağlantısı iyi kurulmalı, meslek lisesi mezun kadınlar arasında görülen yoğun işsizliğin önüne geçilmelidir.

52. Okullarda okutulan ders kitaplarındaki cinsiyetçi ifadeler giderilmelidir.

53. Eğitim sisteminden başlayarak, cinsiyete dayalı iş bölümü yaklaşımını ortadan kaldıracak önlemler alınmalı, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı okul öncesi ve ilköğretimden itibaren müfredatın bir parçası olmalıdır.

54. Kadınların istihdama katılmasında üniversite eğitiminin önemli olduğu tespit edilmiştir. 81 ilde üniversitelerin kurulmuş olması bir avantaj olarak değerlendirilmelidir.

SAĞLIK

55. Anne ölüm oranları azaltılmalıdır. Anne ölüm oranlarının azaltılması için doğum öncesi ve sonrası bakım ve acil doğumla ilgili hizmetlerde bölgeler arası farklılıklar giderilmelidir.

Türkiye’de Sağlık Bakanlığı 2017 verilerine göre anne ölüm oranı yüz bin canlı doğumda 15’tir. Anne ölümlerinin yüzde 62’si önlenebilir nedenlerle gerçekleşmektedir.

56. Çocuk anneliği ortadan kaldırılmalıdır.

Erken evlilikler ve bunlara bağlı doğumlar kadın sağlığını olumsuz etkilemektedir. Her yüz kadından yedisi 18 yaşından önce evlenmekte ve beşi 18 yaşından önce doğum yapmaktadır.

57. Kız çocuklarını cinsel taciz, istismar, alınıp satılma ve şiddet dâhil her türlü tacizden koruyacak yasal önlemler hayata geçirilmeli ve kız çocuklarının yasal korumanın yanı sıra sağlık hizmetlerinden ve diğer yardımlardan eşit biçimde yararlanmaları sağlanmalıdır.

58. Kadınların ve erkeklerin, cinsel sağlık ve üreme sağlığı dâhil tüm sağlık hizmetlerine erişimlerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA 2013) verilerine göre her üç aileden biri aile planlaması hizmeti alamamaktadır.
Aile planlaması ya da kürtaj hizmeti kamuya ait sağlık kuruluşlarında mevcut yasaya rağmen verilmemekte ya da en az düzeyde tutulmaktadır.

59. Her yaştan ve her gruptan kadın ve erkek, maliyeti uygun ve kalitesi yüksek birinci basamak aile planlaması hizmetlerinden faydalanabilmelidir.

60. Sağlık hizmetleri, kadınların kendi hayatlarını yönetme, mahremiyet ve rızaları gözetilerek sunulmalıdır.

DİN HİZMETLERİ

61. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda (DİB) daha fazla kadın yönetim mekanizmasında yer almalı.

Kuran kursu/yatılı kuran kursuna katılan kadın oranı yüzde 84,1, imam hatip liselerinde kadın öğrenci oranı yüzde 56’dır.
İlahiyat Fakülteleri’nde lisans+ön lisans programlarında kayıtlı kadın öğrenci oranı yüzde 59,6 iken lisansüstü programlarda kayıtlı kadın öğrenci oranı yüzde 35,6’dır. İlahiyat Fakültelerinde görevli kadın profesör oranı ise sadece yüzde 3’tür.

Din hizmetlerinden yararlanmada kadınların oranı yüksek iken bu hizmetlerin verildiği kurumlarda, DİB’de, karar alma mekanizmalarında kadınların sayısı azdır.

DİB başkanı olarak bugüne kadar bir kadın ilahiyatçı görev yapmamıştır. 2018 yılında DİB’de ilk defa bir kadın başkan yardımcısı atanmıştır. Toplam 12 Genel müdürlükte hiçbir kadın genel müdür olarak görevlendirilmemiştir.

Türkiye’de 81 il müftüsü içerisinde hiç kadın yer almamakta ve 177 İl müftü yardımcısı içerisinde sadece 20 (yüzde 11) kadın il müftü yardımcısı olarak görev başındadır. 

YORUMLAR
  Ülkemiz kışa girmeye hazırlanırken cennet vatanımızın en güzel kar manzaraları
Ülkemiz kışa girmeye hazırlanırken cennet vatanımızın en güzel kar manzaraları