Recep Ali AKSOYLU

medya@acoor.net
24.01.2018 / 16:50

Recep Ali AKSOYLU

SİYASİLER KAMPANYAYI, KİME NEDEN YAPAR?

Hep kafama takılmıştır; siyasi partiler neden tüm tanıtım aktivitelerini, programlarını zaten kendi taraftarı, destekçisi olan kitlelere yaparlar. Kampanyalarını bu temel eksen üzerine oturturlar.

Siyasi partilerin karar merciinde olanların çoğunun kendi işletmesinin de olduğunu düşündüğümüzde insan düşünmeden de edemiyor; acaba kendi işletmelerinde de pazarlama planlarını böylesine doymuş pazarlar üzerine mi inşa ediyorlar.
Hiç sanmam.

Seminerlerde çok anlatmışımdır. Okurlar arasında da bilenler vardır ama tekrarlayacağım. Yıllar önce Avrupalı bir ayakkabı üreticisi kendi pazarları doyma noktasına gelince yöneticilerinden birini Afrika ülkelerinden birine gönderir. Müdür, aynı gün patronuna “burada vakit kaybetmek gereksiz, çünkü ayakkabı giymiyorlar bile” şeklinde mesaj çekerek ilk uçakla ülkesine geri döner. Stokları şişen, satışları durağanlaşan şirket bir müddet sonra bir başka yöneticisini aynı ülkeye tekrar gönderir.
Bu müdürün ise daha ilk günden mesajı, “İyi ki gelmişim, insanlar ayakkabı giymiyor, bu da bizim için müthiş bir fırsat. Kalma süremi planladığımızdan fazla uzatıyorum, en kısa zamanda siparişleri geçmeye başlarım” şeklinde oluyor.

İşte aynı pazar ve aynı pazarı iki farklı yöneticinin değerlendirmesi.
Kısaca işletmecilikte nişi, yanı farklı, keşfedilmemiş, doymamış pazarı yakalamaktır başarı. İşletmecilikte böyledir de, ticaretin dışında; sosyal hayatta, siyasette de sanki farklı midir?
Elbette değildir. Değildir ama giriş cümlemde de ifade ettiğim üzere özellikle siyasetçilerimiz hep doymuş, tercihleri netleşmiş pazara oynamaya, nutuk çekmeye devam ederler. Aldıkları standart alkışlarla da her biri sonucu kendileri açısından garanti olarak görür.

Belli ki bu anlayış, yaklaşım yaşayacağımız ilk seçimlerde de devam da edecekler.
En son yaşadığımız 2015 milletvekili seçimlerinde bulunduğum iki ilçe Ataşehir ve Kadıköy’de fiilen bu fotoğrafı gördüğümden bir sonraki seçim kampanyası öncesinde siyasiler belki, çok küçük ihtimal de olsa doğru hedef pazar, yanı hedef seçmen tayini için dikkate alabilirler diye bu konuyu yazacağım diye not almıştım. Gerçi henüz resmi ağızlardan seçim kararının alındığına dair bir açıklama yok ama gergin dış ilişkilerimizden artan kalan zamanda net olarak ufukta seçim ve seçimler için siyasi partilerin pozisyon almaya başladıklarını görüyoruz.

Bir önceki seçime göre köprünün altından çok sular aktı, farklı pozisyonlar alındı. İktidar partisi konjonktüre uygun olarak yeniden yapılanırken ana muhalefetin kendisi de sanki tek başına iktidar alternatifi olamayacağını neredeyse kavramışken milliyetçi oylar, liberal muhafazakarla doğumu zor gerçekleşen bir partide birleşip umut olmuş gözüküyor olsa da siyasette biliyoruz ki bugünden yarına çok şey değişebiliyor. Öyle yada böyle önümüzde seçim var ve sandık önümüze konacak. Ben de diyorum ki, ey siyasi partiler az biraz daha reyini artırmak istiyorsan yine hep bilindik, adeta kümesteki kaz olan kendi seçmeninin dışındakileri de aklına getir. Git onlara, kendini anlat, on taneden ikisini kazansan bu senin için gerçek artış olacaktır.

Elbette “toplanan kalabalığının, azametin kararsız seçmen üzerinde psikolojik etkisi var” savında gerçeklik payı vardır. Ama bu mitingler için geçerlidir. Toplayabildiğiniz kalabalık ve coşkusu ulaşılan gücü, kuvveti gösterir. Bu sayede bir noktaya kadar kararsızların da çoğunluktan yana tercihe eğilimli olmasının avantajından yararlanılabilir. Ama o kadar. Zira körler sağırlar birbirini ağırlar misali kendinden olanların kahve, ev, iş yerlerine yapılan ziyaretler ancak gönül almaya, olsa olsa sadece oyu pekiştirmeye yarar. Ekstra bir artışa faydası olmaz.

Ama siyasi parti olarak mevcudunun üzerine çıkmak istiyorsan “kendin pişir kendin ye” den ziyade senden olmayanın mahallesine, sokağına, kahvesine, evine, televizyonuna, gazetesine gideceksin. Sosyal medya paylaşımlarını senden olmayanlara da ulaşmasını sağlayacaksın.
Ticari işletme mantığında böyle de siyasette niye farklı olsun. Memleketimiz için güzel, huzur dolu günler olsun.
Recep Ali Aksoylu / Ataşehir / 18.01.2018

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Kitap israfına şimdi de EBA mı eklendi - 20.09.2020
>> Fatih'in mirası Ayasofya'nın kilise olmamasını sağlayan Atatürk'e müteşekkiriz - 13.07.2020
>> 80'lerden sonra çay ve Rizeli bir daha mı? - 27.04.2020
>> Krediler 3 ay ötelendi, peki çekler ne olacak? - 08.04.2020
>> Ulaştırma ve Altyapı Bakanı apar topar mı gitti? - 30.03.2020
A24 Yazarları
Recep Ali AKSOYLU Ahmed KAYMAK
Kitap israfına şimdi de EBA mı eklendi
Tüm Yazarlar