Recep Ali AKSOYLU

medya@acoor.net
26.04.2018 / 09:06

Recep Ali AKSOYLU

Ekonomik krizler Rize'de neden daha az hissediliyor?

2017 Çaykur Faaliyet Raporu, kurumun resmi internet sitesi www.caykur.gov.tr’da yayımlandı. Rapordan 2016 yılında 82 Milyon TL kar eden Çaykur'un, 2017 yılında 131 milyon TL kar elde etmeyi hedeflerken yıl sonunda 267,7 Milyon TL zarar ettiği anlaşılıyor.
Çaykur, İmdat Sütlüoğlu’nun görevde olduğu 7 yılın 3’ündetoplamı 178 Milyon 683 Bin Lira tutan zarar açıklamıştı. 4. kez zarar açıklanmasıyla Sütlüoğlu dönemindeki toplam zarar böylece yarım milyara yaklaşmış oldu. Kamuoyunun bu sonuçlardan hareketle 7 yıl boyunca kurumun başında olan ve sonbaharda yaş haddinden görevi bırakacak olan genel müdürün başarısını sorgulamasını da iyi okumak gerekiyor.

2017 Faaliyet Raporu, kurumun zararda olması nedeniyle detaylı didiklenmese de az – çok medyada yer aldı. Bu zarar mevzuunu tekrar etme yerine rapordan farklı konularda bazı rakamları yorumlayıp Çaykur’un Rize ve Doğu Karadeniz ekonomisi için ne denli sinerji oluşturduğunu paylaşmak istiyorum.

ÇAYKUR BÖLGE İÇİN HER AÇIDAN ÖNEMLİ
Rize ve çevre iller için kamuya ait Çaykur, çok önemli bir kurum.Çünkü;
·         Yörenin ana gelir kaynağı çay tarımı.
·         Çaykur’un devamlı ve geçici işçilerin gelirleri bölge ekonomisinin en önemli kaynağı
·         Bölgede çok sayıda eski Çaykur çalışanı emekli maaşı ile aile geçindiriyor.
Doğu Karadeniz’de toplam 214 bin üretici 834 bin dekarlık alanda çay tarımı yapıyor. Bunun 555 bin dekarı (% 66,5) Rize’de, 162 bini Trabzon’da, kalanı da Artvin, Giresun ve Ordu’da. İklim ve çevresel koşullara göre yıllıkçay rekoltesi(kamu ve özel sektör için) 1250 – 1350 bin ton arasında değişebilmekte. 2017 yılında ortalama bir hesapla bölgenin yaş çay yaprağı satışından elde ettiği gelir; 1,3 milyon ton x 2 TL/Kg = 2,6 milyar TL. Bu da aile başına yılda 12,2 bin TL demek ama bölge insanı farklı sosyal nedenlerle bahçeye girmediğinden bu rakamın bir kısmını Gürcü işçilere bırakıyor.
Sektörün açık ara büyüğü ve düzenleyicisi Çaykur. Çaykur, son 5 yılda 655 ile 688 bin ton arasında yaş çay mubayaası yapmışken 2017’de sürpriz bir şekilde bir önceki yıla göre % 23,6 azalma ile çay müstahsilinden 523 bin ton yaş çay satın aldı. Bir kez daha yıllık bazda özel sektörün gerisinde kaldı. Üstelik resmi kaynaklara göre toplam çaylık alanı 760 bin dekardan 834 bin dekara çıkmışken!
2017’DE ÇAYKUR’UN MÜBAYA VE KURU ÇAY SATIŞI AZALDI
Çaykur açısından yaş çay mubayaası düşünce haliyle Çaykur’unkuru çay üretimide 125 – 134 bin tonlardan 89 bin tona düştü.
Kurumun kuru çay satışlarında da2017’de düşüş var. Son 5 yılda kuru çay satışları 112 ile 147 bin ton arasında seyrederken 2017’de bir önceki yıla göre yüzde 12 düşüş yaşayarak 10 yıl önceki satış rakamlarının da altına düşüldü; 110 bin 545 ton olarak gerçekleşti.
Yaş çay mubayaası ve kuru çay üretimi 2017’de düşen Çaykur’un devreden stok rakamı 2016’da  77,6 bin ton iken 2017 yılını da 74,6 bin tonla devrettiğini rapordan görüyoruz.
2017 sonunda özel sektörün elinde kuru çay kalmadığı ilgili çevrelerde dile getiriliyordu. Bu durumda Çaykur’un sürekli bu hacimde devreden stoku var iken farklı tarzlarda yurda 35-40 bin ton civarında kuru çay girdiği tahmin ediliyor.
DOĞALA YAKIN ÇAYI DIŞARIYA SATAMIYOR AMA VASISIZI ALIYORUZ
Ülkemize kaçak ve kontrolsüz şekilde giren bu çoğunun menşei belirsiz, yoğun zirai ilaç kullanılmış kuru çayların yerli üreticilerce Doğu Karadeniz çayı ile harmanlanarak, özellikle market privatelabel olarak tüketiciye sunulabilirliği göz ardı edilmemelidir. 2003 yılında ABD askerlerinin Irak’a girmesiyle başlayan savaş sürecinde Irak sınırımız tamamen kapanınca yurda kaçak çay girişi önemli ölçüde azalınca Çaykur’un kar/zarar tablolarına olumlu olarak yansıdığını anımsatmak isterim. Demek ki, çaycılığımızın her açıdan istikbali ve Doğu Karadeniz insanımızın mağdur olmaması için bu tarz kayıtsız yada evrak hileli kuru çayların ülkeye girişine set çekmek gerekiyor.
Son yıllarda dış pazarlara çok önem verildiğini, dünyanın her yanında ki fuar vb. aktivitelere kurumun katıldığını, emek verildiğini medyadan takip ediyoruz. Düşük fiyatlı da olsa sayısal olarak çok sayıda ülkeye satış sağlanmasına rağmen önce ki yıllarda dış pazara kuru çay satışı 3181 ton ile 5500 ton arasında seyrederken 2017’de sadece 870 ton olarak gerçekleşebilmiş olması da ilginç(!)
ÇAYKUR’UN İSTİHDAM VE EMEKLİ AÇISINDAN SİNERJİSİ
Çaykur’un Rize ve bölgeiçinistihdam ve sabit gelir açısından ekonomik katkısını önce Günebakış Gazetesinin 10 Kasım 2001 tarihli nüshasında yer alan haberi paylaşarak vurgulamak istiyorum.
“Toplam 27 bin çalışanı bulunan Çay-Kur'da emeklilik süresi geldiği halde emekli olmayan 5 bin kişi emekli edilecek” deniyor haberde.
Bugün 10 binler düzeyine düşmüş olan Çaykur istihdamı, 2001’de nerdeyse 3 katıymış. Ama daha önce uzun yıllar kurumun süreli ve kadrolu istihdam ettiği kişi sayısının 38-40 bandında olduğunu da biliyoruz.
Bu 40 bin kişilik istihdamlı yılları geride bırakalı 30 yıl oldu. Bu 40 binler bugün emekli (ebediyete intikal etmişlere rahmet, maaşlarını alan eş veya kızlarına afiyet diliyorum) konumunda düzenli olarak SGK’dan emekli maaşlarını alıp tüketimleriyle yerel ekonomiye katkıda bulunuyorlar.
Şüphesiz belkide sayıları 100 bine yaklaşan bu emeklilerin önemli bir kısmının yaşamını Rize’de sürdürmediğinin farkındayız ama toplam nüfusu 331bin olan bir şehir için bu düzeyde yüksek sayıda emeklinin, dolayısıyla emekli maaşının olması ekonomi için müthiş itici bir güçtür.
Ekonomik krizlerde, piyasaların flulaşmasındaişyerlerinin anında satışı düşer, işverenleri ödeme güçlüğü çeker, neticesinde işini, aşını kaybetme noktasına gelebilir. Aynı şekilde işgören olarak ücret mukabili çalışanlarda kolayca işini kaybedebilirler.
 EMEKLİ MAAŞLARI EKONOMİK KRİZİN PANZEHİRİ
Ama krizler, konjonktürel dalgalanmalar ne olursa olsun devletten garantili sabit geliri olanlar ekonominin bu negatif durumdan pek etkilenmezler. Zira satın alma güçleri azalma bir yana iş hacimleri düşen esnaf karşısında avantajlı alışveriş yapabilme olanağına da sahip olurlar.
Reel ekonomideki konumum gereği ülkede yaşanan her kriz döneminde bu fotoğrafı net görebildim. Kriz daha ufukta iken Kocaeli, İstanbul, Bursa, Antalya gibi güncel üretim ve hizmete dayalı merkezlerde tüketiciler, piyasalar hemen pozisyonlarını almaya başlarken memur, yanı sabit gelirlilerin şehri Ankara’nın, emeklilerin şehri Zonguldak ve Karabük’ünkriz pek umurunda olmaz. Bu yüzden emeklinin, memurun çok olduğu illerden kriz ancak teğet geçer.
İşte bu şanslı illerden biri de Çaykur sayesinde Rize’dir. Onun için çay ile direk ilgisi olmayan Rizeli bile, kendisini çay ile buluşturan Muğlalı Zihni Derin’e müteşekkirdir.  
Maalesef bizim gibi ülkelerin sağlıklı rakamları yoktur ama yine de sağlayabildiğim verilerle Rize’nin avantajlı konumu biraz daha detaylandırayım.
Son 16 yılda Çaykur’dan emekli olanlara ait sağlıklı rakamları yıllar ve kadın/erkek açısından kişi ve TL bazında tablolaştırdım.
16 yılda 148’i kadın, 13.946’si erkek olmak üzere 14 bin 094 kişi toplamda 391,5 milyon TL kıdem tazminatı alarak kurumdan emekli olmuş ve düzenli emekli maaşı almaya başlamış.
Yukarıda yerel medyada 2001 yılında kurumdan yaş nedeniyle 5 bin kişinin emekli edileceğini aktarmıştım. Tabloda görüleceği üzere 2002, 2003 yılarında toplam 3741 kişi kurumdan emekli edilmiş. Sonraki yıllarda da emekliye sevk edilenler her yıl 575 ile 862 kişi aralığında değişmiş.
Yani her yıl Çaykur’dan ortalama 750 kişi emekli olmuş. 2 bin öncesi yıllarda toplam istihdamın çok daha yüksek oluşunu da dikkate aldığımızda toplamda 100 bine yakın emekliden bahsedebilmek mümkün gözüküyor.
ARTIK GÖÇ VERMİYOR, ALIYOR
TUİK’in verilerinde bölgenin göç – gurbet açısından da cazip olduğunu görüyoruz.Örneğin, 2012-13 dönemi net göç hızına bakıldığına ilk bakışta tersi düşünülse de Rize, binde 3 değeri ile göç alan az sayıda ki iller arasında gözüküyor.Önceki 5 yıla da baktığımızda ortalama 12 ile 17 bin arasında şehir göç alırken 13850 ile 15859 arasında da göç vermiş.
Demek ki gurbet artık eskisi kadar cazip değil Rizeli için.Araziler miras nedeniyle bölüşülüp bir aile için işlenmeye pek de elverişli olmaktan uzaklaşmış olsa da bölge yaşanabilir anlamda cazip gözüktüğünden göç almaktadır.
Rize’nin ekonomik açıdan Türkiye geneline göre olumlu gözükmesine etken bir başka veride “bitkisel üretim değerleridir.” 2013 yılı verilerine göre 81 il arasında toplam nüfus açısından 56.sırada olan Rize, bitkisel üretim değeri bakımından 1.018 milyon TL ile 31. sıradadır.Yanı çay tarımsal açıdan hacimli bir lokomotif olma özelliğini sürdürmektedir.
İŞSİZLİK GÖRECELİ
TÜİK’e göre Türkiye işsizlik oranı % 9.7 iken bu oran Rize’de % 6.7 düzeyinde. Kişisel kanaatim, gözlemlerimde Rize’de işsizliğin bu düzeyde düşük olduğu yönünde. İşsizlikten yakınan emek arzı olan Rizelinin böyle düşünmesinin temelinde ise kamuda çalışmak arzusu yatıyor. Zira üretimin içerisinde olan tanıdıklarımın tamamı istihdam sağlamakta sıkıntılı. Hatta yeni yapılan organize sanayide ki iş yerleri, il dışından getirecekleri personelin konaklayabilmesi için proje tadili talep ediyormuş.
EMEKLİLERİN YOĞUN OLDUĞU BÖLGE VE ŞEHİRLER
SGK'nın verilerine göre emeklilerin il nüfusuna oranının en fazla olduğu yerlerin başını Karadeniz bölgesi illeri çekiyor.Emekli oranı en fazla olan il maden işçileriyle anılan Zonguldak. Kentte 147 bin emekli bulunuyor. Her dört kişiden birinin emekli olduğu kentte emeklilerin oranı yüzde 22,92'yi buluyor.Zonguldak'ın ardından Bartın (yüzde 22,40), Karabük (yüzde 21,99), Sinop (yüzde 20,59) ve Rize (17,70) geliyor.
Emekli oranının yüksek olduğu diğer iller yüzde 16,70'le Yalova, 16,54'le Uşak, 15,60'la Kırıkkale ve 15,47 ile Trabzon olarak sıralanıyor.
SGK verilerinde gördüğüm ilginç bir detayda Bartın, Sinop, Karabük ve Zonguldak'taki toplam aktif çalışan sayısının bu illerdeki emekli sayısının altında kalıyor olması. Örneğin 140 bin çalışanın bulunduğu Zonguldak'ta emekli sayısı 147 bin.
Rize ve diğer Karadeniz illeri için vurgulamam gereken; sağlıklı ekonomik yapı için çalışan sayısının artmasının gerekliliği, buda şüphesiz bölgede özel sektörün gelişmesi, desteklenmesine bağlı. Ancak özellikle nitelikli iş gücünün büyük şehirlere gitmiş olması nedeniyle bölgede nitelikli eleman temininde sıkıntı yaşandığını da unutmuyoruz.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinden de ise oranlar çok çok düşük; Karadeniz’de yüzde 20’leri bulan emekli oranı buralarda yüzde 2.10 (Şırnak) ile yüzde 4.66 (Diyarbakır) arasında değişiyor.
Üç büyük ili de yazayım. Ankara'da emekli oranı yüzde 16,27, İstanbul'da yüzde 13,83 ve İzmir'de ise 18,44 düzeyinde.
ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞANLARIN AĞIRLIKLİ OLDUĞU İLLERDE DURUM
Aktif çalışanların il nüfusuna oranının en fazla olduğu iller arasında tahmin edileceği üzere sanayinin, üretimin, hizmetin gelişmiş olduğu iller geliyor.
Turizm kenti Muğla yüzde 30,70 ile ilk sırada. Sonra 30,62'lik çalışan oranıyla Antalya, yüzde 30'luk çalışan oranıyla Ankara.
Çalışan oranının fazla olduğu diğer iller ise şöyle:
''Tekirdağ (yüzde 28,26), İstanbul (yüzde 27,10), Kocaeli (yüzde 26,19) Denizli (yüzde 25,66), Bursa (yüzde 24,70), Bilecik (yüzde 24,66), Bolu (yüzde 24,40), İzmir (yüzde 24,35), Rize (yüzde 24,20), Eskişehir (yüzde 24,13).''
Oranların yüksekliği genel müreffehliği gösteriyor olsa da, kamu dışında çalışanların krizlerden anında etkilendiğini de yazımın girişinde vurgulamıştım.
Emekli nüfusun toplam nüfusa oranlarının düşük olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde aktif çalışan oranları da aynı şekilde düşük gözüküyor.Örneğin Van’da yüzde 7,52, Mardin’de yüzde 7,68, Diyarbakır’da yüzde 9,70.
Toplam nüfus içerisinde aktif çalışanların oranı bu bölgelerde resmi kayıtlarda çok düşük gözüküyor ama üzerinde durulması gereken çok önemli bir tespit var. Devlet neredeyse tüm bölge insanına terör gerekçesiyle açıktan maaş bağladığından zaten yöre insanı devlet maaşı kesilir diye SGK’lı işte çalışmaktan kaçınıyor.

 

Son sözüm, Rize ve Rizeli aş’ı olmaya devam edecek çay’ın kıymetini daha da fazla bilmeli, sahip çıkmalı.
 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Kitap israfına şimdi de EBA mı eklendi - 20.09.2020
>> Fatih'in mirası Ayasofya'nın kilise olmamasını sağlayan Atatürk'e müteşekkiriz - 13.07.2020
>> 80'lerden sonra çay ve Rizeli bir daha mı? - 27.04.2020
>> Krediler 3 ay ötelendi, peki çekler ne olacak? - 08.04.2020
>> Ulaştırma ve Altyapı Bakanı apar topar mı gitti? - 30.03.2020
A24 Yazarları
Recep Ali AKSOYLU Ahmed KAYMAK
Kitap israfına şimdi de EBA mı eklendi
Tüm Yazarlar