Recep Ali AKSOYLU

medya@acoor.net
29.06.2018 / 21:00

Recep Ali AKSOYLU

24 Haziran seçimlerinin rakamlarla analizi

Seçimlerden sonra tabela yapan bir veya birkaç parti var iken diğer siyasi parti liderler ininde farklı açılardan bakarak kendilerinin de başarılı olduklarını açıklamalarına alışığız. 24 Haziran’dan sonra da bu durum değişmedi. CHP Cumhurbaşkanı Adayı İnce, yıllar sonra partisinin yüzde 30 psikolojik barajını aşmasını, MHP içinden bir parti çıkmasına rağmen barajı rahat geçmesini, HDP lideri cezaevinde iken yüzde 10 luk barajı aşmasını, İYİ Parti’de henüz kuruluş sürecinde iken, hazırlıksız yakalandığı seçimlerden yüzde 10 almış olmayı başarı olarak gösterebiliyor.

Ama başarının sahici olanı partisi Mecliste tek başına çoğunluğu alamasa da ikinci tura kalmadan Cumhurbaşkanlığını 25 milyonu aşkın seçmenin teveccühü ve yüzde 52,4 oy ile kazanan Recep Tayyip Erdoğan’a ait. 

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin 17 Nisan’da ani bir refleksle seçimleri öne alalım çıkışına AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ında anında “hemen yapalım” yaklaşımı, 24 Haziran 2018’de 50 milyonu aşkın seçmeni sandık başına götürdü.

Yaklaşık 2 aylık sürenin başlangıcında MHP lideri Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday çıkarmayacaklarını, Sayın Erdoğan’a destek vereceklerini açıkladıktan sonra iki parti arasında Milletvekili seçimleri için Cumhur ittifakı oluşturuldu. Yasal zemini oluşturulduktan sonra da ana muhalefet partisi CHP, henüz kuruluş sürecini tamamlayan ama iddialı söylemleri olan İYİ Parti ve AK Partide ki emanet oylarını geri alacağı düşünülen Saadet Partisi ile bir araya gelerek Millet İttifakını oluşturdular.

İYİ Parti ilk günden Başkanları Sayın Akşener’in Cumhurbaşkanı Adayları olduğunu açıkladı ama CHP, adayının Muharrem İnce olduğunu ancak Mayıs’ın ilk haftasında açıklayabildi.

24 Haziran’da yaklaşık 50 milyon vatandaşımızın oy kullandığı Cumhurbaşkanlığı seçiminde AK Parti Genel Başkanı ve mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oyların % 52,4 ünü alarak yeni sisteminde ilk cumhurbaşkanı oldu. Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçiminde 25,4 milyon oy alırken Milletvekilliği seçimlerinde partisine sandıktan 4 milyon daha az oy çıktı. Buna karşılık seçim öncesi anketlerde yüzde 5’lerin altında gösterilen, hatta partinin güçlü isimlerinden bazılarının İYİ Partiyi kurması nedeniyle baraj altında kalacağı varsayıldığından Cumhur İttifakını kurguladığı iddia edilen MHP sürpriz bir şekilde 5,5 milyon oy aldı (11,1).

Cumhur ittifakını oluşturan BBP ile birlikte üç partinin (Milletvekili seçimlerinde % 53,66 ya tekabül eden toplamda 26,9 milyona ulaşan oylarının 1,5 milyon kadarının Cumhurbaşkanlığı seçiminde ittifakın adayı Erdoğan’a gitmediği anlaşılıyor. Bunu da iki şekilde yorumlamak mümkün; MHP’ye oy veren seçmenin bir kısmı Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ı tercih etmediği gibi, Erdoğan’a oy veren seçmenlerinin bir kısmı da Milletvekili seçimlerinde MHP’ye oy vermiş. Böylece MHP, İYİ partiye gidenlere rağmen 1 Kasım seçimlerinde aldığı miktara yakın oy alabildi. Ama 7 Haziran 2015’de aldıkları % 16 oranına, son seçimde AK Partinin desteğine rağmen çok uzak kaldıkları da aşikar.

Aslında seçim sürecinde doğru dürüst kampanya yapmayan, seçmenine hedef göstermeyen MHP’nin AK Partili seçmenden ve İYİ partiye giden bir kısım milliyetçi seçmenin yeniden MHP’ye dönmesi ile aldığı % 11.1 bu oy oranını açıklayabilmek pek de mümkün değil. Zaten MHP’nin hangi illerden ne kadar oy aldığını incelediğinizde ilginç verilerde elde edebiliyorsunuz. Örneğin 1 Kasım 2015 seçimine göre parti, doğudaki 10 ilde oyunu 2,2 milyon artırma başarısını göstermiş.

İYİ Partiden seçim öncesi beklentiler yüksekti. Ancak henüz yeni teşkilatlanabilmiş bir partinin rakiplerinin aksine hazine desteği olmadan ve de medyadan hiç yararlanamadığı kampanyasıyla ilk seçimde yüzde 10 oy almasını da küçümsememek gerekir. Biraz AKP’den, özellikle batı illerinde MHP’den ve biraz da CHP'den oy alan İYİ Partinin daha yüksek oy alamamasında önemli etkenin aslında Sayın Erdoğan’ın yarattığı “rakibim İnce’dir” algısıdır.

Kampanya süresince medyanında belirgin katkısıyla muhalif tarafta Cumhurbaşkanlığı adaylığında Muharrem İnce’nin daha ilerde olduğunun algılatılmasıyla İYİ partiye oy vereceklerin önemli bir kısmının da İnce’den yana oy kullandığı anlaşılıyor. Ancak İYİ Partiye oy verebilecek muhafazakar ve liberallerden oluşan daha büyük kitle de Sayın Erdoğan’ın “İnce başarabilir” algısını pekiştirmesi sonucu tedirgin olup ehveni şer hesabıyla Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ı tercih ettiği söylenebilir.

Muharrem İnce, başarılı bir kampanya süreci geçirip 24 Haziran yarışında partisinden sekiz puan fazla almış olsa da ilk turda elenmiştir. Kampanya sürecinde partisinin HDP ve Demirtaş’a olan yaklaşımı İnce ’ninde zayıf karnı olsa da samimi, gerçekçi kimliği ile 1,5 aylık sürede % 30,8 oranını yakalaması en azından partisindeki geleceği açısından başarıdır.

Üstelik İnce’nin bu rakamı salt kendi oyu iken Sayın Erdoğan’ın % 52,4 oranının içinde yüzde 10-11 oranında Cumhur İttifakından ve İYİ Partiden dönüş yapanlardan oy geldiğini de mukayese ederken dikkate almak gerekir.

HDP ile Demirtaş’ın aldıkları oylardaki 3 puanlık makas, CHP’nin desteğiyle barajı aştıklarını, karşılığında da İnce’ye oy verdiklerini gösteriyor. Bu al gülüm ver gülümle HDP’ye % 11,7 ile barajı aştırıp Güneydoğu’da AK Partiye kayacak milletvekillerini engellediler ama hiçbir koşulda HDP’ye sıcak bakmayan CHP’ye oy verebilecek kitlenin de oylarının CHP’den kaçmasına neden oldular. Hatta konuya sessiz kalmayı tercih eden İnce’ye de bu durum 1-2 puan olumsuz olarak yansıdı denebilir. 

24 Haziran’da yarışan her parti ve lider bir noktadan hareketle kendilerine başarı payesi çıkarabilir ama Saadet Partisi ve lideri Karamollaoğlu’nun penceresinin önü tamamen karanlık.  Haftalardır baraj sorunu yaşamayacağından hareketle oy potansiyeli abartılı şekilde gösterilen Saadet'in AK Parti'den, Karamollaoğlu'nun Erdoğan'dan alacak oyu olmadığını kamuoyu 24 Haziran’da görmüş oldu.

Neticede Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti, 24 Haziran’ın mutlak kazananı. Ancak Sayın Cumhurbaşkanının son balkon konuşmasında “Bütün kimliklere, özgürlük alanına, yaşam tarzına saygı duyacağız” diyerek “AK Parti’ye verilen mesajı aldıklarını” söylemesinin de üzerinde durmak gerekiyor.

Sayın Erdoğan ikinci tura kalmadan Cumhurbaşkanı olması için gereken oyu aldı ama tüm kamu ve medya gücüne rağmen partisinin oyları Konya, Kayseri, Rize, Erzurum, Urfa, Antalya ve daha bir çok büyük ilde 1 Kasım'a göre geriledi ve mecliste salt çoğunluk tek başına elde edilemedi.

MHP ise kilit parti gibi görünüyor ama aslında tamamlayıcı olmak dışında fazlaca bir etkisi olamayacak gibi. Neticede cumhurun iki partisi mecliste salt çoğunluğu elde edebiliyor ama olası bir Anayasa değişikliğini referandumsuz gerçekleştirmek için 400 vekil, referandum ve erken seçim kararını almak için de 360 vekil gerekmesi köklü yasal değişiklikler için işlerinin kolay olmadığını gösteriyor.

Recep Ali Aksoylu / Ataşehir / 28.6.2018

 

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Kitap israfına şimdi de EBA mı eklendi - 20.09.2020
>> Fatih'in mirası Ayasofya'nın kilise olmamasını sağlayan Atatürk'e müteşekkiriz - 13.07.2020
>> 80'lerden sonra çay ve Rizeli bir daha mı? - 27.04.2020
>> Krediler 3 ay ötelendi, peki çekler ne olacak? - 08.04.2020
>> Ulaştırma ve Altyapı Bakanı apar topar mı gitti? - 30.03.2020
A24 Yazarları
Recep Ali AKSOYLU Ahmed KAYMAK
Kitap israfına şimdi de EBA mı eklendi
Tüm Yazarlar