A24.com.tr » gündem » ANALİZ - BAE, Körfez'de uzlaşma çabalarını sabote ediyor

ANALİZ - BAE, Körfez'de uzlaşma çabalarını sabote ediyor

ANALİZ - BAE, Körfez'de uzlaşma çabalarını sabote ediyor

- BAE, her ne surette olursa olsun Katar’ın, kendi taleplerine boyun eğmesini istiyor ve bunu yaparken de egemen devletler gibi değil savaşan kabileler gibi hareket ediyor - Suudi Arabistan adına karar almaya devam eden ve Washington’daki lobiler kanalıyla ABD arabuluculuğunu engelleyen BAE’nin uyuşmazlığı devam ettiği müddetçe yakın gelecekte Körfez’de bir anlaşmaya varılması beklenmiyor - Son dönemde ABD basınında çıkan haberler, BAE’nin, Suudi Arabistan’da alınacak kararlar üzerindeki etkisinin, Katar’la münferit bir şekilde anlaşma yapmasına izin vermeyecek kadar büyük olduğunu ortaya koyuyor

İSTANBUL (AA) -SEYFÜLİSLAM IYD- Amerikan Fox News televizyonu, Temmuz ayı başlarında yayımladığı bir haberde, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), Körfez ülkeleri arasında, ABD gözetiminde, 5 Haziran 2017’den bu yana Katar’a kara, hava ve denizden abluka uygulayan ülkelerin hava blokajını kaldırmasını öngören bir anlaşmanın imzalanmasını son anda engellediğini ve Suudi Arabistan’ı son anda anlaşmadan çekilmeye ikna ettiğini belirtti.

Bundan birkaç gün sonra Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Katar’a karşı 2017 ve 2018 yıllarında uygulanan hava yolu blokajına ilişkin davada Bahreyn, Mısır, Suudi Arabistan ve BAE’nin “yetkisizlik” itirazlarını oybirliğiyle reddetti.

- Başarısızlıkla sonuçlanan müzakereler

ABD’nin yaptığı arabuluculuk, Körfez ülkeleriyle Katar arasında oluşan çatlağı diyalog yoluyla kapatmayı hedefleyen ilk girişim değildi. Temmuz ayı başında ABD’nin Kuveyt Büyükelçisi Alina Romanowski, Trump yönetiminin, Körfez uzlaşısının sağlanması için Kuveyt’in yürüttüğü ara buluculuk çalışmalarını desteklediğini açıkladı. Bu açıklama, Bloomberg haber ajansının, “Kuveyt’in, ABD yönetiminin önerdiği ve temel olarak başta sınır komşuları BAE ve Suudi Arabistan olmak üzere Katar’a uygulanan hava ablukasının kaldırılmasını öngören yeni bir arabuluculuk sürecini yönettiği” yönündeki haberiyle eş zamanlı yapıldı. Kuveyt çabalarını daha çok Suudi Arabistan’la Katar arasında bir anlaşmaya varılmasına yoğunlaştırdı. ABD merkezli The Wall Street Journal Gazetesi de Haziran ayında Katar’a yönelik hava ablukasının kaldırılması maksadıyla ABD’nin Suudi Arabistan ve BAE’ye baskı yaptığı yönünde haberler yayımladı.

Nisan ayında da Beyaz Saray, Trump’ın, Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid’i Körfez krizinin çözümünde etkili adımlar atmaya sevk etmek için görüşmeler yaptığını açıkladı, fakat ABD’nin taleplerinin neler olduğu hakkında bilgi verilmedi. Bunun da öncesinde Şubat ayında Kuveyt Dışişleri Bakanı Halid el-Carallah, Körfez krizini sonlandırmak için Kuveyt’in yürüttüğü arabuluculuk faaliyetinin başarılı olmadığını açıkladı. Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman es-Sânî de Aralık 2019’da Suudi Arabistan ve BAE ile başlayan çözüm sürecinin başarılı olmadığını ve askıya alındığını duyurdu. Yine Şubat ayında Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, abluka uygulayan ülkelerin, Katar’a yönelik terörü destekleme suçlamalarıyla ilgili delil sunmayı taahhüt ettiklerini ancak bu konuyla ilgili hiçbir şey sunmadıklarını söyledi.

Tüm bu veriler ışığında, ABD’nin diyalog sürecine aktif bir şekilde katıldığı ya da Körfez krizinde ilk günden itibaren tarafsızlığını koruyan Kuveyt’in arabuluculuğunda bu sürecin tamamlanmasına çalıştığı açıkça görülüyor. Kuveyt Emiri Sabah el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Körfez ülkeleri arasında yeniden birliğin sağlanması için bir anlaşmaya varılması isteğini her vesileyle dile getirdi. Katar da pek çok defa ciddi bir diyaloğa ve ön koşullar olmadan anlaşmaya varılmasına hazır olduğunu açıkladı.

- ABD neden Körfez anlaşmasının imzalanmasını istiyor?

ABD’nin, başta Suudi Arabistan olmak üzere abluka uygulayan ülkelerle Katar arasında -tam uzlaşının sağlanması değil- anlaşmaya varılması yönündeki hevesi birkaç açıdan açıklanabilir. Bunlardan en önemlisi, Trump yönetiminin, Kasım ayında yapılması planlanan seçimlerde bunu bir başarı unsuru olarak kullanmak istemesi. Ayrıca, Katar’la diplomatik ve ticari ilişkileri olan ve abluka nedeniyle ekonomik ilişkileri de geliştiren İran’la herhangi bir çatışma yaşanması ihtimaline karşılık Körfez ülkeleri arasında birlik olmasını istiyor. Yıllık 133 milyon dolar karşılığında İran hava sahasını kullanan Katar, bu süreçte İran’la ticaret hacmini -İran verilerine göre- 2 milyar dolara çıkardı. İran’ın Katar’a yaptığı ihracat ablukadan sonra 50 milyondan 300 milyon dolara yükseldi. Bu ihracat ürünleri arasında abluka nedeniyle Katar’ın ihtiyaç duyduğu temel ürünler geliyor. Bu durum, Trump’ın iktidara geldiği 2016’dan bu yana ekonomik yaptırımlarla boğuşan İran ekonomisinin rahatlamasına kapı aralıyor ki Trump bunun gerçekleşmesini hiçbir şekilde istemiyor.

ABD’nin Körfez siyaseti üzerindeki etkisinin azalmasıyla bölgesel ve uluslararası güçler silah satışı ya da yatırımlar kanalıyla Körfez’de onun yerini doldurmuştu. Bu nedenle, ABD’nin Körfez anlaşmasının imzalanmasını istemesi, diplomatik olarak Körfez sahasına yeniden güçlü ve etkin bir şekilde dönme isteğiyle de açıklanabilir.

- Uluslararası kuruluşların kararları

UAD’ın Temmuz 2020’de Katar’a abluka uygulayan ülkelerin yaptığı “yetkisizlik” itirazlarına dair aldığı kararla, Katar’ın izlediği uluslararası tahkim yolu başarıyla sonuçlanmış oldu. Ancak, UAD’ın aldığı bu karar, Katar lehine alınan ilk karar değildi. Haziran 2019’da UAD, BAE’nin Katar’a karşı uygulanmasını istediği tedbir talebinin reddedilmesine karar verdi. Başka uluslararası yargı mekanizmalarının verdiği kararlar da UAD’ın kararlarından pek farklı değildi. Ağustos 2019’da Birlemiş Milletler (BM) Irk Ayrımcılığı’nın Ortadan Kaldırılması Komitesi, Suudi Arabistan ve BAE tarafından yapılan “yetkisizlik” itirazlarını reddetti. Bundan birkaç gün önce BAE, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) nezdinde Katar aleyhine açtığı davayı geri çekti. Temmuz 2018’de UAD, “BAE’nin abluka kararının uygulamasında Katar vatandaşlarına yönelik hak ihlali olduğu” yönünde karar aldı.

- BAE neden uzlaşmaz tavır sergiliyor?

Abluka uygulayan ülkelerin -BAE liderliğindeki- medyada ileri sürdükleri argümanlar ve yaşanan krizden birkaç gün sonra Katar’a yönelttikleri 13 maddelik talep listesi herkes tarafından biliniyor. Katar yönetimi; egemenliğine, içişlerine ve Arap Baharı devrimlerine destek temelindeki dış siyasetine açık bir müdahale olarak gördüğü bu talepleri reddetti.

Katar bu süreçte izlediği müzakere politikasıyla abluka uygulayan ülkeler arasındaki birliği bozmaya çalıştı ve ülkelerle ayrı ayrı görüşmeler yaptı. Burada da öncelikle, Katar’la kara sınırı bulunması ve ABD’nin baskılarına maruz kalması hasebiyle özellikle hava ablukasının kaldırılması konusunda ortak bir noktanın bulunabileceğini düşündüğü Suudi Arabistan’dan işe başladı. Fakat BAE’nin, Suudi Arabistan’da alınacak kararlar üzerindeki etkisinin, Katar’la münferit bir şekilde anlaşma yapmasına izin vermeyecek kadar büyük olduğu ortaya çıktı. Fox News’un haberinden çıkarılabilecek sonuç, Suudi Arabistan’ın kararlarının Riyad’dan değil Abu Dabi’den alındığı ve BAE’nin Washington’da sahip olduğu ve bölgede kendi projeleri lehine kararlar alınması için cömertçe paralar akıttığı lobiler aracılığıyla ABD’nin baskısını bertaraf etmeye muktedir olduğudur.

BAE’nin, Katar’la anlaşmaya varılmasına karşı çıkması, bölgede hâkim güç olma ve Arap dünyasında kararların alındığı başkentin Kahire, Bağdat ya da Şam değil Abu Dabi olması isteğinden bağımsız okunamaz. Bu nedenle de 2013’te Mısır darbesine ön ayak olan, 2014’ten bu yana Libya'da Halife Hafter’e destek veren ve Yemen’i bölmeye çalışan BAE’nin yönettiği “sabote” projesi kapsamında bölgesel çapta ortaya çıkacak herhangi bir gücün başının ezilmesi gerekmektedir.

BAE, her ne surette olursa olsun Katar’ın, kendi taleplerine boyun eğmesini istiyor ve bunu yaparken de egemen devletler gibi değil savaşan kabileler gibi hareket ediyor. Katar ise uluslararası yargıdan lehine aldığı kararlarla bu kurumlar aracılığıyla hakkını alabileceği ulusal egemenlik araçlarına sahip olduğunu gösteriyor. Bunu yaparken seyrüsefer serbestisiyle bağlantılı olarak ekonomik kazançlar elde etmesini sağlayacak -şartsız- müzakere kapısını açık bırakmayı da ihmal etmiyor.

Suudi Arabistan adına karar almaya devam eden ve Washington’daki lobiler kanalıyla ABD arabuluculuğunu engelleyen BAE’nin uyuşmazlığı devam ettiği müddetçe yakın gelecekte Körfez’de bir anlaşmaya varılması beklenmiyor. Bu nedenle, ABD gözetiminde bir Körfez anlaşmasının gerçekleşmesi için BAE üzerinde bir etki oluşturmak daha etkili olacaktır. Bu gerçekleşmediği ve BAE şartsız diyaloğa girmesi konusunda ikna edilmediği sürece ufukta bir anlaşma görünmüyor.

Mütercim: Gülşen Topçu

[Sisi döneminde tutuklanan ve hapishane hatıralarını Tutuklu Bir Öğrencinin Esaretle İmtihanı başlıklı kitabında nakleden Seyfülislam Iyd Doha Lisansüstü Çalışmalar Enstitüsü’nde siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler alanında araştırmacı olarak çalışmaktadır]

YORUMLAR
  Gülse Birsel, Gizem rolüyle çok şaşırtacak (Jet Sosyete oyuncu kadrosu)
Gülse Birsel, Gizem rolüyle çok şaşırtacak (Jet Sosyete oyuncu kadrosu)