13.07.2017 / 10:08

Abdullah AYAN

Tuz deposundan Taş Bina'ya... (9)

1951 Kasımında Müfide İlhan' ın daha önce kendisini Başkanlığa getiren D.P. Meclis grubunca al aşağı edilmesi ardından başlayan tartışmalar...

 Müfide' nin başına gelenleri kaleme alan ünlü gazeteci ve köşe yazarı A.Emin Yalman ile tartışmaya giren ve yer yer ağır ifadelerle eleştiren Fahri Merzeci' nin yayınlanan açık mektubu...

 
Önceki bölümde olduğu gibi yer verdiğim Merzeci mektubuna Yalman' ın tepkisine gelince...
 
Kenti ziyaretinin ardından hazırlanan Vatan gazetesi eşliğinde yayınlanan Mersin ekinin bir bölümünde Belediye Başkanlığı etrafında yaşanan tartışmalara, adı koyulmamış kavgalara ve o güne kadar kamuoyuna yansımamış pek çok bilinmeyene ışık tutacak bir yazı yer alır.
 
Yazının sonuna A.E.Y. imzasını da koyarak Yalman, kent dinamiklerine dayandırdığını söylediği olaylara Merzeci' den çok farklı bir pencere açar.
 
"Mersin' de Belediye Reisliği düellosu" başlığını taşıyan uzunca yazıyı tıpkı Merzeci' nin 'açık mektup' unda yaptığım gibi olduğu gibi yayınlama gereği duydum. Gerekli çünkü, ileride yerel demokrasinin ilk denemelerinden birinin başına gelenleri araştıracak olanlara bir kaynak, bir ışık olacağı düşüncesindeyim.
 
9 Ocak 1952 tarihli Vatan- Mersin ilâvesinde yayınlanan yazısında Yalman şöyle diyor:
"Ekibimizin Mersini ziyareti sırasında orada Belediye Reisliği etrafında şiddetli bir mücadele devam ediyordu. Demokrasi mücadelesi yıllarında büyük bir şevkle davaya hizmet etmiş bulunan ve yıllarca Doğu Beyazıt' ta, Erzurum' da, Kırklareli, İstanbul' da, Ankara Maarif Kolejinde öğretmen sıfatıyla memleket vazifeleri gören, yıllarca da zevcile (eşiyle) beraber Afganistan' da bulunup görüş ufuklarını genişleten bayan Müfide İlhan, Belediye Reisi seçilmiş ve bu hadise bütün dünyada alakalar uyandırmıştı. Hatta Bayan Müfide, İngiltere hükümeti tarafından Londra' yı ziyarete davet edilmiş, orada memleketi şerefle temsil etmişti. Ekibimizin vardığı kanaate göre Bayan Müfide İlhan vazifesini büyük bir alaka ile benimsemiş, nefsini belediye işlerine vakfetmişti.

Belediye Meclisinin on reye karşı on yedi rey ile Bayan Müfide' nin kifâyetsizliğine karar vermesi, Mersine ait bir aile davasıdır. Prensip bakımından işin memleketi alakadar eden tarafı; Türk kadınının umumi hayatta vazife görmesinin bu güzel örneğine haşin şekilde son verilmesi ve bir de can çekişen candan çalışan bir insanın kifayetsizlik kararıyla bir mevkiden ıskat olunmasıydı. Kanun böyle meselelerde İç İşleri Bakanlığına kifayetsizlik iddiasının yerinde olup olmadığına hakem olmak gibi bir salâhiyet veriyor. Şu kadar ki İç İşleri Bakanı, bir ekseriyete karşı veto hakkını kullanmayı demokrasi ruhuna aykırı bulmuş, uzun tereddütten sonra kararı tasdik etmiş, belediyeler kongresi de belediye reislerinin halk tarafından seçilmesini tavsiye suretiyle bu derde esaslı bir hal çaresi aramıştır.

Mersin' e Belediye Reisi seçilen Bay Fahri Merzeci Akın gazetesinde neşrettiği (Yalman bir önceki bölümde olduğu gibi yer verdiğim yazıdan söz ediyor) uzun bir açık mektupla bu mesele hakkındaki neşriyatımızı tenkid etmiş ve işi yalnız iki taraflı olarak dinlemek üzere beni Mersine çağırmaya vardırmıştır.

Ben kanaatime yalnız bir tarafı dinlemek suretiyle varmadım. Mersini iki ziyaretimde umumi efkarı yoklamaya çalıştım. Şu kadar ki şimdiki reis Fahri Merzeci, bu meselede tarafsız sayılamazdı. Çünkü bayan Müfide İlhan' ın daha ilk tayininde aleyhte rey vermekle iktifa etmemiş, İlhan reis seçildiği takdirde belediye meclisi azalığından istifa tehdidinde bulunmuştur. Ondan sonra da bu meselede bazı arkadaşlarıyla beraber partiden çekilmek tehdidini kullanmağa devam etmiştir.

Bizce meselenin en esaslı çaresi, belediyeler kongresinin kararını kabul etmek suretiyle Belediye Reislerini halka seçtirmek ve belediye meclislerindeki bu gibi ölçüsüz ve istikrarsız vaziyetlere nihayet vermektir. Bununla beraber Mersini çok sevdiğim ve iki tarafı dinlemeğe daima kıymet verdiğim için ilk fırsatta Mersin' i ziyaretten de geri kalmayacağım"

Ahmet Emin Yalman' ın bu yazısının benim için önemli yanı; Müfide İlhan' ın görevden alınmasının perde arkasına ışık tutacak çok önemli bilgilerin detaylarına varıncaya kadar ayna tutmasıdır.
 
Örneğin "Müfide' nin görevde kalması" adına kullanılan on oy ile "kifayetsiz olduğu iddiasıyla ıskat edilmesi" yönünde kullanılan on yedi oy...
 
Belli ki, Belediye Meclisinde muhalefet sıralarında oturan CHP' li üyeler 'Müfide kalsın' derken görevden alınmasını isteyenler birlikte yan yana yıllarca mücadele ettiği DP' li yol arkadaşlarıdır.
 
Çok partili hayata geçen Türkiye' nin Demokrat Parti iktidarıyla tanışmış olduğu o gerilim dolu günleri ve özellikle de Mersin' deki siyasi iklimi dikkate aldığımda; İç İşleri Bakanlığının karar sürecinde seçimden sonraki dönemin Mersindeki en güçlü ismi Refik Koraltan' ın parti beklentilerini karşılamayan Müfide yerine DP' li gruba destek vermiş olması nedeniyle İç İşleri Bakanını bir biçimde etkileme olasılığının göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
 
Müfide İlhan' ın beklentilerine cevap vermediği ya da veremediği yerel siyasi aktörlerce alaşağı edilme hikayesini burada noktalayıp yılan hikayesine dönen Ak Otel projesine geri dönecek olursak, bu konuda 9 Ocak 1952 tarihli Vatan - Mersin ilavesinde yer alan bazı bilgiler var...
 
Şöyle deniyor Mersin otelleri bölümünde:
"Mersinde on iki otel var. Bunlar Toros, Akdeniz, İstanbul, Mersin, Ziya Paşa, Maarif, Güleç, Emniyet, Asya, Yeni Otel, Erciyes, Çukurova...
 
Bu otellerde oda yekunu 182, yatak yekunu da 456' dır...
Tek yataklı oda fiyatları otellere göre 275, 195, 165 ve 110 kuruş arasında değişmekte...
Çift yataklı oda fiyatları da 400, 200 ve 165 kuruştur.
 
Otellerin arasında yalnızca Toros Oteli birinci sınıftır ve banyoludur.
Yarım kalmış Şehir Otelinin inşaatının tamamlanması için bu yıl ki Belediye bütçesinde tahsisat ayrılmıştır. Halen inşaata devam olunmakta ve altı aya kadar tamamlanacağı tahmin edilmektedir. Otelin inşaatı sona erdiği zaman Mersin iyi bir otele daha kavuşmuş olacaktır."
 
Yazılanlar böyle ancak daha önce de vurguladığım gibi ne 1951 ne de 1952 bütçelerinde Şehir (Ak Otel) için ayrılmış herhangi bir kaynak olmadığı gibi Belediyenin para yokluğu nedeniyle otel şöyle dursun ebe kadrosunu bile küçültmek zorunda kaldığı zor günlerden geçmektedir.
 
Ak kahve ve üstünde tamamlanmayı bekleyen Ak Otelin akıbetini bir sonraki yazıda anlatayım izninizle...
 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Yerel seçimler ve Mersin ittifak denklemleri... - 30.11.2017
>> Seçimlere doğru ittifaklar, Mersin özelinde durum... - 24.11.2017
>>  Tuz deposundan Taş Bina' ya... -41- (Akkahve işletmecisi Hasan' ın öyküsü) - 20.11.2017
>> Seçimlere doğru umumi manzara... - 16.11.2017
>> Tuz deposundan Taş Bina'ya -40- (Tek tipleştirmeye karşı çok renkliliğin hikâyesi) - 15.11.2017
A24 Yazarları
Recep Ali AKSOYLU Ahmed KAYMAK
Kitap israfına şimdi de EBA mı eklendi
Tüm Yazarlar