29.01.2015 / 10:12

Abdullah AYAN

Refah faciası ve Mersin -2-

Bir önceki yazıda Ertuğrul gemisi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan Mersin’ in 2.dünya savaşı sırasında yaşanan Refah faciasıyla olan ilişkisini ele alacağımı söylemiştim.

 Kaldığımız yerden devam edelim:

Türkiye 2. Dünya savaşında tarafsızlık rolünü seçerken, bir yandan Almanları, değişen dengelere bağlı olarak ta İngilizleri idare etmeye çalışmıştır.

Gelişen koşullar bu politikaları bazen sürdürülemez hale getirse de bu rüzgâra göre hareket politikası kesin galibin müttefikler olacağı artık dost düşman tüm kesimlerce kabul edildiği güne kadar iyi kötü sürdürülmüştür de…

18 Haziran 1941 günü, aylardır Bulgaristan sınırına dayanan Almanlarla süren gerginlik sona ermiş, Türkiye ile ilgili herhangi bir hesabı olmadığını açıklayan Hitler’ in, İnönü’ ye gönderdiği mektup sonrası iki ülke arasında saldırmazlık paktı bile imzalanır.
Mart ayında başlayan ve Haziran ortasında anlaşmayla sonuçlanan görüşmeler sırasında İngiltere’ den de sanki Almanlara nazire yaparcasına en beklenmedik adım gelir. Ta 1930’ ların başında siparişi verilen ve çeşitli gerekçelerle ötelenip duran, mazeretler üretilen ama teslimat konusunda tek kelam edilmeyen 4 denizaltı ile uçak filosunun teslim edilmeye hazır olduğu bildirilir.

Bildirilir bildirilmesine de ortada ciddi bir sorun vardır.

Denizaltıları ve kısa bir eğitim sonucu uçakları teslim alacak ekibin, cehenneme dönen Akdeniz' de güvenli olarak İngiltere' ye nasıl ulaştırılacağı iki ülke yetkililerinin de kafa yorduğu hayli ciddi bir sorundur.

İngilizler buna da bir çare bulur: O sırada Port Sait limanında demirlemiş olan ve ikmal için İngiltere' ye gidecek savaş filosunun eşlik edeceği Quenn Mary adlı translantiğe ekibin iltihak etmesi halinde sorun büyük oranda çözülecek ve mürettebat sağ salim ulaşacaktır denizaltıların teslim edileceği limana...

Planın sağlıklı yürümesi için İngilizler deniz ve hava filolarını teslim alacak personelin en geç 25 Haziran’ da Mısır’daki Port Sait limanında olmasını talep ederler. İngilizlere göre savaşın tüm taraflarının cirit attığı Akdeniz can güvenliği bakımından tekin değildir. Ve Türk personel eğer gecikmeden hareket günü Port Sait limanında bekleyen o dönemin ünlü İngiliz Quenn Mary transatlantiğine aktarılırsa, ona eşlik edecek harp filosu sayesinde İngiltere’ye güvenli biçimde intikalleri mümkün olacaktır.

Türkiye açısından tek handikap Akdeniz' e açılacak ve herhangi bir tecavüze uğramadan, titizlikle seçilen o günlerdeki en değerli denizcilerini, okullarını birincilikle bitirip havacılık konusunda İngiltere üslerinde eğitilecek gencecik fidanları Quen Mary’ e sağ salim ulaştıracak bir gemi bulmaktır. (Facia sonrası bu uygun gemi seçme meselesi TBMM' de konuyu soruşturan 5 kişilik komisyonda da, Meclis genel kurulunda da geniş anlamda tartışılacaktır)

Başbakanlık ve Genel Kurmay hemen kolları sıvar.

İşin koordinasyonu Milli Müdafaa (Savunma) ve Münakalat (Ulaştırma) Bakanlıklarına verilir.

**

Başbakanlık koltuğunda Refik Saydam oturmaktadır ve Saydam; hem 4 denizaltıyı hem de uçak filosunu alacakları eğitim sonrası Türkiye' ye getirecek pilot adaylarını Port Sait limanında beklemekte Quenn Mary translantiğine götürme işini Milli Müdafaa Vekili Saffet Arıkan ile Münakalat Vekili Cevdet Kerim İncedayı' nın koordine etmesi talimatını verir.
Onlar Müsteşarlarına, Müsteşarlar da işi İstanbul' daki Deniz Askerî Nakliyat Genel Komutanlığına havale ederler.

Devir savaşın tüm şiddetiyle hüküm sürdüğü, Akdenizin tamamının dost düşman mayınlarıyla döşendiği, ticari gemilerin denize açılmakta çok gönülsüz davrandığı bir dönem...
İstanbul’daki gemi acentelerine haber salınır, aslında fazla vakit te yoktur.

‘Barzılay ve Benjamen Vapur Kumpanyası’na ait Refah şilebi kiralanır. (Aslında Refah vapuru Mersin' e, Mersin de Refah vapuruna yabancı değil. 15 Mart 1941 Cumartesi günü patlayan ve Mersin' i yakıp yıkan fırtınada Refah batmamak için sahilden ayrılıp açık denize demir atmış ve böylece batmaktan kıl payı kurtulmuştur -18.3.1941 Yeni Mersin- Ancak Mersin' deki liman hizmetlerini uzunca süre aksatan o kaostan yaşlı Refah vapurunun ne kadar etkilendiği, hasarın boyutları bilinmiyordu. Bilinen tek şey vapurun İstanbul' a götürülüp elden geçirildiği ve üç ay sonra yeniden Mersin' e gelip, farkında bile olmadığı çok değerli yolcularını Mısır'a götürecek hale getirildiği gerçeğidir. Mart ayındaki fırtınada yeterince hasar görmüş bir kömür şilebine en değerli denizci ve havacılarını emanet edecek kadar bir akıl tutulması yaşanmaktadır)

Geminin sahiplerine, şilebin Mısır’a Millî Müdafaa Vekâleti’ne ait kimi malzemeleri Türkiye’ye getirmek amacıyla gönderileceği, gemiye Mersin' de binecek olanların da o teçhizatı teslim alacak personel olduğu söylenerek asıl görev gizli tutulmaya çalışılır.

Gemi kiralandıktan sonra da Askeri personele de hazırlıklarını tamamlayıp en geç 20 Haziran günü "tam techizat Mersin’ de olun" emri verilir.

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Yerel seçimler ve Mersin ittifak denklemleri... - 30.11.2017
>> Seçimlere doğru ittifaklar, Mersin özelinde durum... - 24.11.2017
>>  Tuz deposundan Taş Bina' ya... -41- (Akkahve işletmecisi Hasan' ın öyküsü) - 20.11.2017
>> Seçimlere doğru umumi manzara... - 16.11.2017
>> Tuz deposundan Taş Bina'ya -40- (Tek tipleştirmeye karşı çok renkliliğin hikâyesi) - 15.11.2017
A24 Yazarları
Recep Ali AKSOYLU Ahmed KAYMAK
Kitap israfına şimdi de EBA mı eklendi
Tüm Yazarlar