14.10.2014 / 11:49

Ahmed KAYMAK

Dingo’nun ahırındaki Troya atı

Atlı tramvaylar zamanında, tramvaylar iki atla çekilirken dik Şişhane yokuşunu çıkabilmek için Azapkapı'dan takviye at alarak yokuşu çıkabilirlermiş.

 Tramvay bu haliyle Taksim'e kadar gelir, burada çıkartılan atlar, bugün Taksim alanının batı kısmındaki sular idaresi maskemi ile Fransız Konsolosluğu arasında bir ahırda bir süre dinlendirildikten sonra tramvaya bağlanmadan boş olarak Azapkapı'ya götürülürlermiş.
Taksim’deki bu ahırı Dingo adlı bir Rum vatandaş işletirmiş. Gün boyu bir sürü atın girip çıkmasından dolayı dilimizdeki “Burası Dingo'nun ahırı mı giren çıkan belli değil” sözünün buradan geldiği söylenir.

Dilimize Truva diye geçen aslında Troya daha eski adı Dardanel denilen şimdiki Çanakkale Homeros’un İlyada destanında anlatılan Troya Savaşı, bir türlü alınamayan kalenin içi asker dolu bir tahtadan atın kaleye alınmasıyla kazanılan savaştır.

Bizim sınırlarımız zaten yıllardır Dingo’nun ahırı gibi. Eli silahlı adamlar gelir karakollarımızı basar, bir sürü insanımızı sivil çocuk demez katleder ve elini kolunu sallaya sallaya giderlerdi. Saddam Hüseyin'e bağlı güçler tarafından 16 Mart 1988 tarihinde İran sınırında bulunan Halepçe kasabasına atılan kimyasal bombalarla 5 bin Kürt'ün ölmesinden sonra yollara dökülen yaklaşık 500 bin Kürt ve Peşmerge kendilerine kucak açan Türkiye'ye sığındı.

Üstelik Peşmergeler Türkiye’ye sığınırken tüm silahlarını imha ettiler. Daha sonra bu yokluk içindeki insanlar Diyarbakır, Muş, Mardin ve Kızıltepe’ye yerleştiler içlerinde ölenler oldu bunların mezarlarını ziyaret eden yakınları ise Monika diye adlandırılan 100-150 bin Euro’luk lüks ciplerle geldi bizim garipler. 1992’de geri dönenler kadar dönmeyenler de oldu.

Almanya ve 4 diğer Avrupa ülkesi Avrupa sınırlarından giren göçmenlerin 28 Avrupa ülkesine eşit şekilde paylaşılmasını istiyor, ama çoğunluk oralı bile değil. Yılbaşından beri Almanya’da 100 bin civarında sığınma talebi olmuş. İtalya fena halde sıkışmış göçmenlerden.

En babayiğit ülke biziz, bu arada bakamadıklarını da bize göndersinler.1,5 – 2 milyona yakın Suriyeli bana mısın demedi bize ve hala da 7 düvele yaranamadık, herkes bizi eleştiriyor.
Mademki Avrupa’yla kader birliği yapacağız, onlardakileri, bizdekileri toplayalım 29’a bölelim. Payımıza düşenin üstünü Avrupa’ya postalayalım, herkes bu işten nasibini alsın madem çok hümanistler tepe tepe kullansınlar. Öyle hariçten gazel atmayın da sizler de üç beş mülteci alın. Hele bizi eleştiren Fransa yıllar önce birkaç Kürt mülteciyi kabul ederken dişlerine bakmıştı.

Silahlı küçük bir gurupla savaştan kaçan 2 milyon Suriyeli yani tükürseler boğacakları insanlardan kaçıyorlar.
“Korkak tehlike anında ayaklarıyla düşünendir”
Çanakkale’de 15’lik çocuklarımızdan tutun yaşlı ninelerimize kadar cephede çarpıştık. Destanlar kolay yazılmaz eğer onlar zerre korksalar biz yoktuk. Gelelim bu kaçan Suriyelilere Lawrens’ın kışkırtmasıyla bize savaş açıp arkadan vuran ve sözüm ona bağımsızlıklarını kazandılar ya neden şimdi kaçıyorlar? Korusanız ya ülkenizi. Peki, Türkiye’de savaş çıksa o zaman da mı kaçacaksınız? Uzaya kadar kaçsanız bile sizin korkak olduğunuz gerçeğini değiştiremezsiniz. Korkaklığınız arkanızdan gelecek. Çok değil 80-90 yıl önce hainlik edip arkadan vurduğunuz Türklerden yardım istiyorsunuz ayıp yahu. Birde utanmadan batağa bizleri de çekmek istiyorsunuz.

Gelin sınırlarımız zaten Dingo’nun ahırı ama sizde Troya atlarısınız. Sizin öz vatanınız Suriye’ye hayrınız olmadı bize mi olacak?
Keşke sınırda ve kamplarda kalsaydınız şimdi tüm Türkiye’ye yayıldınız. Üstelik hepinizin masum olduğuna inanmakta zorlanıyoruz, bize sığındıktan sonra hainlik etmek, polise taş atmak, eline sopa alıp kabadayılık yapılmaz bu kabadayılığını kaçmadan kendi memleketinde göstereceksin kuyruğu kıstırıp kaçtıktan sonra değil.
Kobani (Ayn El Arap)’ı neymiş efendim Türkiye girsin kurtarsınmış.
Yok ya… Biz kurtaralım siz tekrar ihanet edin diye mi?
Ey aklı evveller bizi o topraklarda istemeyip başkaldıranlar sizler değil misiniz? Totonuz sıkışınca mı aklınıza Türkiye geliyor?
Kobani olaylarında içeride ortalığı kırıp döküp yakanlar, yiyorsanız oraya desteğe gidin, burada sivil halkın dirliğini bozmanın hele hele kan toplama aracına kadar saldırmanın alemi yok. Bir Kobani için Dünya ayağa kalktı peki Musul Kerkük için neden kimsenin kılı kıpırdamaz.

Ne o hümanistliğiniz mi bozuldu?
Yoksa insanlığınızın nutku mu tutuldu?

Not: Yukarıdaki sözlerim sıradan ve savaştan canını zor kurtaran Suriyelilere değil, kendine uzatılan ele nankörlük eden polisimiz ve askerimizle çatışan bu kirli savaşı topraklarımıza sıçratmaya çalışan mülteci adı altında içimize sızan Troya atlarınadır. Şimdi kimse ırkçı ve Suriyeli mültecilere hakaret ettiğim olgusunu çıkarmasın yukarıdaki tüm sözler Türkiye’yi, vatanımı karıştırmaya, bizi batağa çekmek isteyenleredir.

"Yurtta barış Dünyada barış, ama önce kendinle barış.”

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Yoruldum dinlenmekten - 21.05.2020
>> Korona günlükleri - 13.04.2020
>> Aptal kutusu - 22.11.2019
>> Fırça - 31.10.2019
>> GEL DE YAZMA - 09.09.2019
A24 Yazarları
Recep Ali AKSOYLU Ahmed KAYMAK
Kitap israfına şimdi de EBA mı eklendi
Tüm Yazarlar