Recep Ali AKSOYLU

Maçı bir grup arkadaşımla televizyonda izledik; kimimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğumuzdan, kimimiz kara kartallı olduğumuzdan sonuca üzüldük, mutsuz olduk ama hem oynadığımız pozitif futboldan hem de Avrupa Liginde yoluna devam edecek olduğundan mutlu olduk.
Beşiktaş, hızlı oynayan, set oyunundan uzak tıpkı Arsenal karakterinde oynadığından rakibine de ters geldiğini düşünüyorum. Normalde, kağıt üzerinde çok kolay geçebilecekleri turu kıl payı bu yüzden geçebildiler. Ba, son dakikada kafayı iyi vursa şimdi bayramı İngilizler değil, biz Türkler yapıyor olacaktık. Olsun yine oynadığımız futbol, ortaya koyduğumuz mücadele ile gururluyuz. Aslında Ba, daha iyi performans gösterdiği ilk maçta kaçırdıklarından sadece birini kale direklerinin arasından geçirebilmiş olsaydı, dün gece bizim açımızdan çok daha kolay da geçmiş olurdu.

Devler liginden Avrupa ligine geçmekle Beşiktaş’ın mali açıdan kaybı da büyük oldu. Ancak her ne kadar oynadığı son 4 maçta ki futbolunu beğensek de kara kartal Avrupa Liginde daha başarılı olabilecektir. Mevcut görüntüsü ile Şampiyonlar Liginde Galatasaray’dan daha iyi performans gösterebileceği aşikar olsa da çok daha üst düzeyde takımların yer alacağı Şampiyonlar Ligi gruplarından çıkabilmesi zor gözüküyordu. Oysa şimdi bu kümede, yanı Avrupa Liginde gruplardan çıkabilir, hatta kupanın yarı finaline doğru yürüyebilir.
Müsabakaya gelince, Atiba ve Oğuzhan’ın performansları aklımda kaldı. Takım, bireysel değil takım olarak iyi mücadele ettiğinden sivrilen isim yoktu. Sonuca hakemin tesir ettiği iddialarına katılmıyorum. Portekizli Proenca fevkalade iyi niyetli ve genel olarak başarılıydı. Motta’nın düşmesini canlı yayında izlerken benimde kanaatim penaltı idi, ama tekrarlarda tereddüte düştüm. Maçın genelinde fevkalade düzgün yönetim ortaya koyan, hatta İngiliz takımından bir oyuncuyu çok da belirgin olmayan bir ikili mücadele sonucunda kırmızı kartla cezalandırabilen bir hakemin kasıtlı davranabilmiş olacağını asla düşünmüyorum. Motta’nın düşmesi inandırıcı gelmemiştir ona, bu da futbolda olağandır. Onurlu futbolun üzücü sonucunu hakeme bağlamaktansa Tolga’ya “o topu koltuğunun altından nasıl içeri aldın” demek daha doğru olur. Çünkü Tolga düzeyindeki bir kaleciye yakışmayan bir golle mağlup oldu, elendi kara kartal.
Kartal elendi, Arsenal’de yeni transferi Sanchez’in bu golu sayesinde tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi’ne gidememekten kurtuldu.
Fenerbahçe taraftarı olarak Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligine kalamamasına ise farklı bir açıdan daha üzüldüm. Fenerbahçe’nin hakkını kullanarak Şampiyonlar Ligine doğrudan, elemesiz katılan Galatasaray, Beşiktaş’ın gruplara kalamaması nedeniyle havuzdan ekstra 4 milyon Euro daha para da almış olacak.
Yanı tersinden baktığımızda da devler ligine kalamamak Beşiktaş için mali kayıpta oldu. Beşiktaş, gruplara kalsa 8.6 milyon euro ayak bastı parası alacaktı. Gruplardaki performansına bağlı olarak da 3 milyona yakın bonus şansı vardı. Gruptan çıkması bir 3.5 milyon daha hak edecekti. Toplamda 20 milyon euroya yakın bir gelir yerine şimdi Avrupa Ligi'nden 7-8 milyon euroluk bir teselliye kalmış oldu. Beşiktaş açısından yine de iyi para ama büyük havuzu sarı kırmızılılara kaptırırken bu kez de Avrupa Ligi'nin 5 milyon euroluk havuz parası için Trabzon ve Karabük'e ortak olacak. Değirmenin suyu sön dönemde acayip bönkör (!) kakan Trabzon’un bu paraya pek ihtiyacı olmayabilir ama Karabük düzeyinde ki bir kulüp için fevkalade bir kaynaktı.
Bu vesile ile bu gece rakipleriyle deplasmanda oynayacak iki takımımıza başarılar diliyor, özellikle Karabük’ün Saint-Etienne karşısında 0-0 in rövanşında mucizeyi gerçekleştirerek turu atlamasını, Avrupa Ligi gruplarına kalmasını diliyorum.