17.11.2014 / 11:13

Abdullah AYAN

25 milyon dolarlık Belediyenin 25 milyar dolarlık tesislere hizmet etme halleri...

Akdeniz Belediyesi sınırları itibariyle Türkiye' de eşi benzeri olmayan ilginçlikte...

Türkiye bir yana rıhtımları, derinliği, işgal ettiği saha itibariyle doğu Akdenizin en büyük limanına sahip ve bu liman Akdeniz Belediyesinin hizmet alanı içinde.
Yine Türkiye ve doğu Akdenizin en büyük ve en işlevsel serbest bölgesi de öyle...
Ülke akaryakıtının üçte biri aynı Akdeniz Belediye sınırları içinde depolanıyor.
Çimsa da Akdeniz sınırları içinde, Anadolu ve Trakya Cam da...
Yıllardır deniz kenarında sahil keyfini çıkaran Soda Sanayi ve bahçesinde 1,6 milyon ton kanserojen atık barındıran Kromsan da, yıllarca bacasından kustuğu sarı ölümle hayatı bölge insanına zehir eden Toros Gübre de aynı ilçede üretim yapıyor...
Organize Sanayi Bölgesini, depoları, antrepoları, TIR garajlarını saymıyorum bile.
Yazının sonunda Akdeniz ilçesinde faaliyet gösteren belli başlı kuruluşların 2013 sonu itibariyle yıllık cirolarını gösteren bir liste bulacaksınız.
İstisnasız tümü merkezleri itibariyle İstanbul' da olan, vergilerini her türlü nimetlerini İstanbul' a sunan buna karşın üretimlerini bir başka ifadeyle külfetlerini Mersin özellikle de Akdeniz ilçesinin çektiği dev kuruluşlar bunlar.
Kabataslak hesapla yılda 50 milyar (yaklaşık 25 milyar dolar) lira ciro yapıyorlar ama bu kentin sosyal, kültürel yaşamına katkıları yok, üretim yapıyorlar ama amiyane tabirle Mersin' den bihaberler...
Milyar dolarlık cirolara sahipler ama oda kayıtları bile İstanbul' da olduğu için sağladıkları istihdam dışında herhangi bir alanda katkı sunmak akıllarına bile gelmiyor.
O istihdamın da çevre faturasını, karbon gazları salınımından, tehlikeli atıklarla birlikte yaşama boyutuna kadar ödüyoruz, ödeyeceğiz.
Oysa çılgın ve vahşi neoliberal dünyada bile sonunda vicdan sızlayıp dile gelmiş ve çok basit bir kural getirilmiş: "kirleten öder"
Merak ediyorum milyonlarca ton kanserojen atığı bahçesinde uyutanlar, sarı ölüm saçan gazlarını üzerimize boca edenler, dağlarımızı eritenler, tarım arazilerimize atıklarını gömenler kirlettiklerine karşı bugüne kadar ne ödemişler? Bir şey ödemeyi düşünüyorlar mı?
Başka ülkeler ne yapıyor diye soruyorsanız, geri kalmışlar dışında tüm ülkelerde yerel yönetimlerle bu tip üreticilerin her alandaki iş birliği çok farklı boyutlarda.
Ülkemizde de nispeten akıllı davranmaya çalışanlar var:
Trakya Cam geçtiğimiz yıllarda Mersin yanında Bursa ve Polatlı'da yatırım kararı aldığında iki tesis için merkezleri Bursa ve Polatlı' da olan iki şirket kurması istendi. (Merak eden http://www.trakyacam.com.tr/16/5/0/%C5%9Firketlerimiz link adresine göz atabilir)
Akdeniz Belediye eş başkanı Yüksel Mutlu son zamanlarda benim yıllardır dillendirdiğim ince detaylara parmak basmaya başlayınca bir kez daha hatırlatayım istedim;
Bu tür devasa kuruluşlara ev sahipliği yapan Belediyeler mutlaka o bölgelerde yaşayan halkın çevresel anlamda ödediği faturaya karşılık belli oranda bir yerel harç/vergi, en azından tesislerin bedavaya getirdikleri karbon emisyon kotalarından yararlandıkları ölçüde pay almalı. (Karbon emisyon kotası bugün dünyada borsası olan, kotası mal gibi alınıp satılan bir ürün)
Akdeniz ilçesinde faaliyet gösteren kuruluşların arasında masumları da var, havamızı, suyumuzu, toprağımızı kirleten de...
Ve bu kuruluşlara her türlü hizmeti vermeye çalışan Akdeniz Belediyesi ekonomik anlamda ne durumda bilen var mı?
Anlatayım; 42 milyonu İller Bankasından, 6 milyonu vergi ve 4 milyonu harçlardan olmak üzere yılda toplam 52-55 milyon (eski parayla trilyon) geliri var Belediyemizin*. (hesabı yaparken Temmuz 2014'ü baz aldım)
Buna karşı aynı Belediye 50 trilyon işçi, memur maaşı ödüyor, yetmiyor yaklaşık 3 milyon kredi geri ödemesi yapıyor. Yani hizmete, asfalta, park yapmaya, sokakları aydınlatacak ampul almaya bile parası yok.
Yatırım, hizmet, sosyal ve kültürel faaliyetler mi dediniz? Gelir gider tablosu eksi veren bir yerel yönetim nereden para bulacak ta bunları yapacak?
Son örneğini bugünlerde görüyoruz, anlatmama gerek var mı?
Garibim Akdeniz Belediyesi olmayan kaynaklarından Narenciye Festivali gibi hiç bir yerinde olmadığı etkinliğe bile yüz milyon ödüyor ama onca anlı şanlı tesis sahibi şirketten teki bile tek kuruş ödemeyi aklına getirmiyor.
Yıllardır "yerel özerklik sadece Diyarbakır' a değil, Mersin' e de lazım" der dururum. Şu yukarıda anlatmaya çalıştığım tablo bile bunun ne kadar acil ihtiyaç olduğunu ortaya koymuyor mu?
Zengin şirketlerin fakir belediyeleriyle ortaya çıkan manzara, her yanı farklı bir soruna yansıyan, yol açan çok boyutlu gelir adaletsizliği canavarının dokunmaya korktuğumuz kollarından sadece biri.
Diğer kollarını hayatın her aşaması, her gün baskı ve zulümle, adaletsizlik ve eşitsizlikle, söverek ve döverek tanıştırıyor zaten...
**
Akdeniz Belediye sınırları içinde faaliyet gösteren belli başlı tesislerin sahibi şirketlerin 2013 ciroları:

Şirket adı 2013 ciro (Milyon TL)
Çimsa 954
Anadolu Cam 1523
Trakya Cam 1400
Toros Gübre 1423
MİP 530
Opet 18000
Soda Kromsan 1300
Serbest Bölge 11000
OSB dâhil yıllık yaklaşık ciro 50000

*Akdeniz Belediyesi Temmuz 2014 gelir gider tablosu:
Gelirler: İller Bankasından 3.611.000+vergi 455.000+harçlar 368.000 Toplam 4.434.000
Giderler: Memurlara 1.169.000+işçi 1.474.000+Taşeron işçi 1.572=4.215.000
Kredi geri ödemesi için yapılan 284.000 lirayı da eklediğimiz vakit rakam 4.439.000 TL

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Yerel seçimler ve Mersin ittifak denklemleri... - 30.11.2017
>> Seçimlere doğru ittifaklar, Mersin özelinde durum... - 24.11.2017
>>  Tuz deposundan Taş Bina' ya... -41- (Akkahve işletmecisi Hasan' ın öyküsü) - 20.11.2017
>> Seçimlere doğru umumi manzara... - 16.11.2017
>> Tuz deposundan Taş Bina'ya -40- (Tek tipleştirmeye karşı çok renkliliğin hikâyesi) - 15.11.2017
A24 Yazarları
Recep Ali AKSOYLU Ahmed KAYMAK
Kitap israfına şimdi de EBA mı eklendi
Tüm Yazarlar