A24.com.tr » » Bilmeyenler için Küba Devrimi

Bilmeyenler için Küba Devrimi

Bilmeyenler için Küba Devrimi

19. Yüzyılda yaşanan , günümüze kadar milyonlarca insanın ezbere bildiği ve örnek aldığı Küba Devrimi, bilinenleri kadar aslında bilinmeyenleriyle kendini özetliyor.

 19.Yüzyılda ulusal Küba’da bağımsızlık adına ‘Vatan savunması’ adı altında dönemin mevcut rejimine (Batista) karşı başlatılan ayaklanma ile yerine Fidel Castro yönetiminde yeni bir hükümetin gelmesi dünyada büyük yankı uyandırdı.

Günümüze kadar halen yankıları devam eden Küba Devrimi, 10 Mart 1952’de Batista’nın başında olduğu rejimin yönetime el koymasıyla birlikte halkın rejime karşı başlatılan savaşın içinde gelişti.

Rejime karşı başlatılan devrim hareketinin lideri Jose Marti olarak görüldü. Bunun en büyük örneği; 1953’te bir grup devrimci ile birlikte Fidel Castro’nun Moncada Kışlası baskınının ardından tutuklandı. Tutuklanmasının ardından çıkarıldığı mahkemede, devrim hareketinin sloganı haline gelen “Tarih beni haklı çıkaracaktır” konuşmasını yaparken sözlerini Jose Marti’ye dayandırdı.

Küba 30 yıllık İspanyol sömürgeciliğinden kurtulduktan sonra 1898’de ABD’nin yarı sömürgesi haline geldi. Yıllarca boyunduruk altında yaşayan Küba halkı için devrim, gerçekliğini koruyan bir olay haline geldi.

KÜBA DEVRİMİ İKİ DÖNEME AYRILIR
Yöntem olarak Küba devrimini iki ayrı aşamada incelemekte fayda var. Ernesto Che Guevara’nın dile getirdiği bu ayrımı şu sözlerle ifade etti : “Gerçekte Küba Devrimi’nin kesinlikle iki aşamasını birbirinden ayırdetmek gerekir: 1 Ocak 1959’a kadar süren silahlı eylem ve o tarihten sonraki politik, ekonomik ve toplumsal dönüşümler.”

Batista rejiminin 10 Mart 1952’de gerçekleştirdiği darbeyle başlayan birinci dönem, Ocak 1959’da Fidel Castro’nuın iktidara gelmesi ve Batista’nın devrilmesiyle tamamlanır.

İkinci dönem, devlet içerisine yerleşmiş rejim hareketçilerinin temizlenmesi ve tasfiye edilmesiyle devem ederken, ABD tarafından gelen askeri tehditlerle devam eder. ABD tarafından 1961 yılında Domuzlar Körfezi Çıkarması ve 1962 yılında Füze Krzi ile birlikte Küba’nın emreryalizm ile arasındaki çelişkilerin doğruluğunu göstermesi açısından son derece önemli bir role sahip oldu.

BİRİNCİ DÖNEM (1952-1959)
Batista’nın darbeden sonra Küba’nın başına geçmesi ile ABD, Küba’yı ekonomik açıdan sömürgeleştirmek ve ülkeyi tamamen ABD’nin hizmetinde olan Batista’nın politikaları doğrultusunda yöneterek, Küba halkını baskı altına almak istedi.
Batista tarafından dayatılan bu baskıcı tutumun ardından Küba halkı ‘Devrimci bir ruh’ olarak belirgin bir olguyla ve homurdanmalarla görünür hale geldi.

10 Mart 1952’de Batısta’nın askeri darbe ile yönetime geçmesi ve diktatörlük yönetimi Küba halkı tarafından sindirilmedi. Batista rejimine karşı mücadelede ilk önemlü eylem 1953 yılında gerçekleştirildi.

Fidel Castro öncülüğünde devrimci bir grup Moncada Kışlasına baskın düzenlemek istedi ancak başarılı olunamadı. Fidel Castro dahil devrimcilerin çoğu işkenceden geçirildi, Castro ise tutuklandı.

1955 yılında genel af sayesinde serbest kalan Fidel Castro, Meksika’ya gitti. Burada toparlanma çabası içerisinde olduktan sonra güçlerini toplayan ve örgütlenen devrimciler, 1956 yılında Grenma adlı bir tekneyle Küba’ya geçti. Küba’ya geri dönen devrimcilerin en büyük amacı rejim lideri Batista’yı devirmek oldu.

Saldırgan tutumuyla devrimcilerin üzerine giden Batista, büyük bir askeri güçle devrimcileri dağıtmayı başardı ve devrimciler Sierra Maestra dağının eteklerine kadar çekildi. Zor bir dönemden geçen devrimciler gerilla mücadelesi verdi. Sayıları yetersiz olan devrimciler köylüleri gerilla mücadelesine katılmaya ikna etti. Batista rejiminin yıllar geçtikçe zayıflamaya başlaması üzerine Fidel Castro’nun yanında 26 temmuz hareketi ile işçi sınıfı ve öğrenci hareketi de birleşmeye gitti.

Devrimcilerin halkın üzerinde etkili olmasıyla başlayan genel grevlerle birlikte Batista rejimi gücünü yitirmeye başladı ve 1958 yılının son aylarında devrildi. Rejim lideri Batista destek aldığı ABD’ye kaçtı. Devrimci güçler 1959 yılında iktidarı ele aldığını duyurdu.

İKİNCİ DÖNEM 1959-1962
Fidel Castro önderliğindeki devrimci güçleri yönetimi ele geçirmesinin ardından 26 Temmuz Hareketi’nin programı geniş çaplı bir reformla birlikte uygulamaya konuldu. Batista döneminde bulunulan yarı Amerikan sömürgesi durumundan kurtulmak adına ABD tekelleri kaldırıldı ve sanayide millileşmeye gidildi.

ABD’nin Küba’ya karşı askeri tehditlerin daha fazla arttırılması kararından sonra 17 Nisan 1961 yılında ABD’nin CIA destekli Domuzlar Körfezi Çıkartması ile resmen Küba’yı işgal girişimi başlatıldı. 26 Temmuz Hareketi’nin ‘Vatan Savunması’ merkezli direnişiyle işgal girişimi püskürtüldü.

1962 ekimindeki füze krizinden sonra Küba ve ABD arasındaki gerilim tekrar yükseldi. Küba devrimcilerinin önderi Fidel Castro ABD’nin bu saldırgan tutumunu şu sözlerle özetledi

1961 Kasımındaki Giron sahili olayından 1963 yılı Ocak ayına kadar, yani on dört ay içinde, Küba’ya karşı 5 bin 780 terörist eylem gerçekleştirildi. Bunların 717 tanesi sanayi kuruluşlarımıza karşı düzenlenmiş ciddi saldırılardı. Bu terörün bir sonucu olarak 3 bin 500’den fazla insan öldü, 2 binden fazlası sakat kaldı…Ülkemiz 45 yıldan fazladır süren, tarihin en uzun ekonomik savaşına ve bitmek bilmez, vahşi bir terörizm saldırısına hedef oldu. Şekerkamışı plantasyonlarına yangın bombalan atan uçaklar göndermeye başladılar. Gazete sahipleri, bugün Venezuela’da Chavez’e karşı yaptıkları gibi, devrim karşıtı saldırıları teşvik ediyorlardı.

ABD’nin tehditlerinden sonra yönünü doğuya çeviren Küba, Sovyetler Birliği ile ilişkilerini güçlendirerek ABD’ye karşı yeni bir savunma hattı oluşturdu.

Özgür BAYRAK / A24

YORUMLAR
  Çocuk Yıldızların Şimdiki Hali
Çocuk Yıldızların Şimdiki Hali